Hiçbir kıymeti olmayan bir dersin öğretmeni olmak...
Notu olmayan, doğru düzgün bir programı olmayan, öğrencinin önemsemediği, Milli (!) Eğitimimizin değer vermediği, seçimlik, oyuncak gibi bir ders...
"Öğretme"nin ya da "öğretmeme"nin farketmediği bir ders...
14 eski makinenin anca sığdığı, gece farelerin gezdiği, toz-kir içinde bir BT sınıfı...
Makineleri sürekli ayakta tutabilmek için cepten harcanmış yüzlerce, hatta binlerce lira...
Sınıfı hazır halde tutabilmek için çalışılmış onlarca tatil günü...
Herkesin gönlünü yapabilmek için makine başında çalışılmış yüzlerce zaptiri zuptiri, sefil iş...
Öğretmenine nasıl davranılacağını öğrenememiş onlarca terbiyesiz öğrenci...
Fare, klavye, monitöre futbol topuna davrandığı gibi davranan öğrenciler...
Bilişim öğretmenini foto-kameraman, foto-muhabir zanneden yöneticiler ve öğretmenler...
Neticesinde uzun süren, sürekli tekrar eden bir depresyon ve anksiyete...
Ve bunlarla geçen 8 senenin sonunda dayanacak gücü kalmamak...
Görevi bırakmaya karar verdim...
Notu olmayan, doğru düzgün bir programı olmayan, öğrencinin önemsemediği, Milli (!) Eğitimimizin değer vermediği, seçimlik, oyuncak gibi bir ders...
"Öğretme"nin ya da "öğretmeme"nin farketmediği bir ders...
14 eski makinenin anca sığdığı, gece farelerin gezdiği, toz-kir içinde bir BT sınıfı...
Makineleri sürekli ayakta tutabilmek için cepten harcanmış yüzlerce, hatta binlerce lira...
Sınıfı hazır halde tutabilmek için çalışılmış onlarca tatil günü...
Herkesin gönlünü yapabilmek için makine başında çalışılmış yüzlerce zaptiri zuptiri, sefil iş...
Öğretmenine nasıl davranılacağını öğrenememiş onlarca terbiyesiz öğrenci...
Fare, klavye, monitöre futbol topuna davrandığı gibi davranan öğrenciler...
Bilişim öğretmenini foto-kameraman, foto-muhabir zanneden yöneticiler ve öğretmenler...
Neticesinde uzun süren, sürekli tekrar eden bir depresyon ve anksiyete...
Ve bunlarla geçen 8 senenin sonunda dayanacak gücü kalmamak...
Görevi bırakmaya karar verdim...