Yukarıdaki atışmaları görünce gerçekten çok üzüldüm. Daha biz böylesine haklı olduğumuz bir konuda bile birbirimize düşüyorsak vay halimize. Bakanlık yanlış bir uygulama yapıyor ve bunu savunan zümrelerimiz oluyor. Ondan sonra Bilişimcilere hak ettiği değeri göstermiyorlar diyoruz. Bakanlığın yanlışını savunmak bizim işimiz değil. Bakın rehberlikçilere (onlara öğretmen diyemiyorum, zira öğretmenlerin yaptığı derse girme, nöbet tutma, belirli günlerde görev alma gibi temel hiç bir şeyi yapmıyorlar.) nöbet görevi için yaygara kopardılar. Bakanlık hemen geri adım attı. Bu sene başında sınıf rehber öğretmenlerinin yaptığı görevi sanki onlar yapmış gibi bakanlık sayfasından 10 milyon öğrenciye rehberlik hizmeti verdik diye duyurdular. Peki bakanlık Bilişim öğretmenlerimize hak ettiği değeri verdi mi? BTR olayında bile, bu görev her yerde farklı uygulanıyor. BTR nedir? Neden BTR için kadro vermez bakanlık. Aynı rehberlikçi gibi okulun Bilişim Rehberi olsun mesela. Aynı onların şartlarında çalışan. Bu saatten sonra madem uzaktan eğitim de işin içine giriyor. Okullarda bu işlerle ilgilenecek bir Bilişimcinin olması gerekmez mi? Şimdi bazı arkadaşlar diyecek ki zaten biz varız. İyi de bakanlık bu sene Eğitim Destek Noktası çıkardı, onun bile nasıl çalışacağı belli değildi. Hemen dediler BTR'ler bunu yapsın. Yani BTR derse girsin, BTR nöbet tutsun, BTR Fatih Projesiyle ilgili herşeyle ilgilensin, BTR uzaktan eğitimle ilgilensin, BTR EDN ile ilgilensin, başka.! Rehberlikçi nasıl nöbet tutmam deyip tutmuyorsa, derse girmiyorsa, BTR görevi de öyle olmalı. Bence biz bunun için birlik olmalıyız, ama nerede? Zümrelerimiz bakanlıktan önce savunmaya geçiyorlar.
NOT : Amacım kimseyi kırmak, laf yarıştırmak demek değil. Sürçülisan ettiysem affola.