İlkokuldan unutamadıklarınız?

Kodla Büyü
bir arkadaş monitördeki karınca dan bahsedince aklıma geldi
8. sınıfa giderken bir arkadaşla ladese girmiştik kaybeden ekmek arasına karınca koyup yiyecekti ve ben kazanmıştım.. tüm okul çocuğun başına toplanıp topladığımız karıncaları ekmeğin arasına koyup yedirmiştik daha dün gibi aklımda..
Birde 5. sınıfa giderken bizim sınıfta 2 tane deli vardı ikiside aynı kızı seviyor hergün kavga ediyorlardı bu işe bi çözüm bulmalıydık sonunda dedikki 2. katın penceresinden kim atlarsa kız onun... Birisinin yemedi ama diğeri atladı burnu bile kanamadı ama olan bize oldu.. Önce sınıf öğretmenimiz güzel bir sıra dayağını çekti sonra müdür de güzel bir sıra dayağına çekti.. Sonra camdan atlayanın babasını çağırmışlar onun babası da bizi dövecekti canımızı zor kurtardık :)

Çocuk aklı işte anın keyfini çıkarmaya çalışıyor sonunu hiç düşünmüyor..
 
sınıfın en çalışkanlarından olmama rağmen öğretmenin 5 sene boyuncak 1 kez aferin demesi. zengin çocuklarının her yaptığını takdir etmesi... vay be ne günlerdi. :D
 
ilkokul 2.sınıfta öğretmen (öğretmen dediğime bakmayın.ücretli öğretmen.lise mezunu) 3.sınıflara bir matematik sorusu sordu.(birleştirilmiş sınıf.1-2-3 aynı sınıftaydık).. o çocuk bilemeyince bana sordu.. 2 basamaklı 2 tane sayıyı topladım sonucunu da okudum.. 103 .. :D.. öğretmen aferim, bundan sonra sen başkansın dedi..
belli bir zaman sonra 4 basamaklı bir sayı ile 2 basamaklı bir sayıyı toplamamızı istedi.. ben yaptım hemen(!) götürdüm.. affferim dedi.. ben acaba bu sefer ne olacak diye beklerken iki eliyle iki yanağıma bir osmanlıdan kalma okkalı şamar yedim.. meğer toplama yaparken iki basamaklı sayıyı binler ve yüzler basamağının altına yazmışım.. :D
 
Tenefüs aralarında oynadığımız tasolar geldi aklıma. Bazen iki tasoyu birbirine yapıştırırdık ki daha fazlasını ters çevirebilelim :) Çok şey var yazacak hakikaten güzel konu olmuş. Teşekkürler açan arkadaşa.
 
abaki' Alıntı:
Tenefüs aralarında oynadığımız tasolar geldi aklıma. Bazen iki tasoyu birbirine yapıştırırdık ki daha fazlasını ters çevirebilelim :) Çok şey var yazacak hakikaten güzel konu olmuş. Teşekkürler açan arkadaşa.
Pokemon tasoları :D
 
feysbuktan birisi' Alıntı:
BİZ ÇOCUKKEN .....

1.- Arabaların emniyet kemeri,
kafalıkları ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.

2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.

3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi.
Ya da en azından kurşunlu,
muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.

4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...

5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.

6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan ya da muhtelif başka kaynaklardan su içiliyordu...

7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.

8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...

9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.

10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu. Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.

11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışar da oynardık , aktif olarak ...

12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk ve kimse bu yüzden ölmüyordu.

13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , dolby surround, cep telefonumuz, bilgisayarımız, internet de chat odalarımız YOKTU.
Onun yerine bolca ARKADAŞLARIMIZ vardı.

14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!

15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.

16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.

17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı ...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.

Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık ?

Daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik ?

Sen de bu jenerasyondan mısın ?

Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık!
 

Ekli dosyalar

  • 408323_479510465444919_1323377745_n.jpg
    408323_479510465444919_1323377745_n.jpg
    51 KB · Görüntüleme: 361
kapı yerine camdan çıktık diye(arkadaşımı da ayatmıştım) ilkokul öğretmenimden iyi bir fırça yemiştik :D
 
Kırmızı renkteki Anadolu Lisesine hazırlık kitabı
ilk aklıma gelen bu :puhaha: :puhaha: :puhaha:
 
ilk öğretmenimizi hatırlamak istemiyorum bizi pek sevmezdi köylü ve fakirdik.kızını getirirdi sınıftan giyimi iyi olanlarla oynatırdı. bunu hiç unutmuyorum ama sonra gelen sınıf öğretmenim CANAN ATAY sayesinde 5. sınıftan sonra mahhallemizde anadolu lisesini kazanan tek kız öğrenci oldum ve onun sayesinde çok ama çok güzel bir eğitim aldım. (tabi anadolu lisesindeki ayrımcılık yapan öğretmenleri ne hatırlamak istiyorum ne de hakkımı helal ediyorum ilk sınıf öğretmenime de)
 
dokmeefrail' Alıntı:
sınıfın en çalışkanlarından olmama rağmen öğretmenin 5 sene boyuncak 1 kez aferin demesi. zengin çocuklarının her yaptığını takdir etmesi... vay be ne günlerdi. :D
:shock:
 
ali ata bak dışında bana ŞIHIM dediklerini hatırlarım :D ama neden dediklerini şu an bile bilmiyorum
 
Geri
Üst