Spekülasyon nedir? İşte budur. Herkes bilerek veya bilmeyerek spekülasyon yapar. Altın alan "ben altın aldım, kesin yükselecek, siz de alın" diyor. Bitcoin'e giren de aynısı diyor, dolara giren de, borsaya giren de... Yükselip yükselmeyeceğini tabii ki bilmiyorlar, sadece inanıyorlar. Ama ne kadar çok kişi girerse risk o derece azalıyor, insanlar satın aldıkça metanın değeri yükseliyor.
Bir de psikolojik sebepleri var, aynı şeye yatırım yapan kişi sayısı arttıkça insan kendini daha çok güvende hisseder. Yakın arkadaşın da altın aldıysa yalnız değilsin yani. Spekülasyon kötüdür demiyorum. Borsacılar "spekülasyon iyidir, manipülasyon kötüdür" der.
Ne diyim. İnşallah 10 yıl sonra pişman olmazsınız.
Maalesef insan rasyonel bir canlı değil. Biaslardan muzdarip bir düşünme yapımız var. Mesela hocam burada confirmation bias'ın dibini görmüş. İnsanın önce karar verip sonra buna onay/delil aramasına, argümanını desteklemek için kanıt toplamasına confirmation bias deniyor. Şöyle tatlı bir örneği de var: "çinli bir köylü baltasını kaybetmiş. komşusunun oğlundan şüphelenmiş. çocuk bir hırsız gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş. ertesi gün tarladaki aletlerin arasında baltayı bulmuş. sonra çocuğu yine görmüş; bütün diğer çocuklar gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş."
Yani tarıma yatırım yapan tarımdan para kazananları, beyaz yakalıların işi gücü bırakıp köye yerleşmesini, Sinop'ta artan arazi fiyatlarını*, medeniyetin çöktüğünü(ehe. daha neler), şehirlerin boşaldığını vs. görmeye başlar, tarımın ne kadar önemli bir şey olduğunun, yazılımın sonunun geldiğinin**, tarımın en iyi yatırım olduğunun izlerini görür. İnsan böyledir. "Volvo mu alsam Mazda mı alsam?" diye düşünür, arabayı alır ve sonra "iyi ki bu arabayı almışım. bak şu şu özelliği de varmış. vay şöyle gidiyor, vay böyle kaçıyor" diye, hangi arabayı aldıysa onun daha iyi olduğuna dair işaretler görür her yerde. Algıda seçiciliğin bir çeşit uygulanışı.
*Sinop'ta son 6 ayda arazi fiyatlarının 2 katına çıkmasının tonla sebebi olabilir. Şöyle bir hikaye okumuştum: "2009 yılında, Amerika’da, köpekbalıklarının insan öldürme oranı, son 5 yılın en düşük seviyesine inmişti. Hayvan severler bunu köpekbalıklarının avlanıp, neslinin azalmasına bağladı. Politikacılar plajlarda daha fazla koruyucu olmasına ve çevreciler de global ısınmaya bağladı! Fakat bu düşüşün nedenini en iyi anlayan ne çevreciler, ne de politikacılardı… en iyi anlayıp, açıklayan pazarlamacılar oldu. Pazarlamacılar, 2008 yılında, ürünlerini satın almayan tüketicilerin, 2009’da yaşanan ekonomik krizden etkilendiklerini çok iyi biliyorlardı. Ekonomik kriz, tatile gidenlerin sayısını da azaltmıştı ve böylece, köpekbalığının insan ölümüne neden olma sayısı da azalmıştı. Tamamen insan davranışları ile ilgili… ne içgörü, ne de bizim “kesin” diyebileceğimiz bir neden! Yani bazen “kazın ayağı öyle degil!” (
Kaynak)
Yani artan arazi fiyatlarının bambaşka sebepleri olabilir ve arazi alanların da bambaşka amaçları olabilir. Ki bu artış paramızın dolar karşısında erimesinden, kredi faizlerinin düşüp yükselmesinden kaynaklı relatif bir artış da olabilir. O kadar çok değişken var ki, tam olarak sebebini tespit etmek için arazi alanlardan ve arazi satanlardan veri toplanması lazım.
**Yazılımın geliştiriciliğin öldüğünü iddia etmek çok komik bir şey ya. Ahah. Yok öyle bir şey arkadaşlar. Matematiğin ölmesi gibi bir şey bu. Yazılım canlı bir organizma gibi. "Bir yazılım geliştirdim, 1.0 versiyonunu yaptım, bitti, bi daha da yüzüne bakmam" diye bir şey yok. Çünkü insan var olduğu sürece ihtiyaçlar bitmez. Bu yüzden yazılıma yeni özellikler eklenir. Ayrıca kodun bakımı yapılır, bug'lar fixlenir, kod iyileştirilir, başka bir dilde implementasyonu yapılır, eldeki yazılımdan yola çıkılarak başka bir yazılım daha geliştirilir vs. Böyle gider bu. Yazılımın geliştirme ve bakım süreçleri bitmez yani. "Peki ya yapay zeka?" diyorsanız, tarımın ve gıda üretiminin insansız makinelere devredilmesi çok daha mümkün. Ama yazılım ve yazılıma tutunan alanların(oyun geliştiriciliği, grafik, ses, yapay zeka, vr, data science...) yapay zekaya devredilmesi için daha çok zaman var. Hatta bazı alt/yan alanlarda mümkün mü emin de değilim.
Kısacası yazılım geliştirmeyi beceremeyen gitsin tarımını yapsın. Çok da güzel olur. Ama bir zahmet yazılım geliştiriciliğin öldüğünü söyleyip saçmalamasın, gençleri yazılım işlerinden soğutmasın. Yanlış anlaşılmaması için tekrar söylüyorum, tarım, hayvancılık, arıcılık vs. çok kıymetli şeyler. Bunlarla uğraşan herkese saygım sonsuz. Çünkü üretim var, insanlara hizmet var. Ama yazılım da kıymetli, yazılım da ihtiyaç, yazılım da para kazandırıyor ve öldüğü falan da yok.