Benzer iki olay da benden. Daha yeni yaşanmıştır.
------ 1 -----
Rehber öğretmenimiz beni çağırdı, dünden beri yazıcıdan çıktı alamıyorum dedi. Odasına gittim. Masasına oturdum. Yazıcının USB kablosunu bilgisayara taktım. Dünden beri yazdırmaya çalıştığı kağıtlar tek tek döküldü . Ay hocam lütfen kimseye söylemeyin dedi gülerek. Siz de kimseye söylemeyin , aramızda kalsın
)
----- 2 ----
Okulumuzun teknoloji meraklısı bir memuresi var. Ertesi gün konferans salonunda bir sunum yapılacağından beraber gidip bilgisayarı kurduk. Ekranın nasıl aktarılacağını anlattım. Tamam hocam dedi, olay bende.
Ertesi gün eve öğlen geldim, yorgunluktan kendimi direkt yatağa attım. 10 dk sonra memure aradı. Önce üşenip telefona bakmaya gitmedim. Israrla çaldırınca gidip baktm.
- Hocam, ekrana görüntüyü aktaramıyoruz. Hangi tuşa basıyoruz?
- Tam hatırlamıyorum, Fn + F4 ya da Fn + F5 olmalı, ikisini bir deneyin.
- Hocam olmuyor hala görüntü yok.
- Bana klavyenin görüntüsü atın, tekrar görüşelim.
bir dk sonra görüntü geldi ve hemen ardından aradı.
- Fn + F5 miş. Önce Fn basılı tutun sonra F5e basın.
- Hocam hala olmuyor. Sinyal yok diyor. ( tabi benim kafa yarı uykulu)
- Olması lazım, kablosunu doğru yere taktınız mı?
- Ay hocam kabloyu takmamışım ( arkasından bir kahkaha)
Direkt telefonu kapattım.
( Uykumun bölündüğüne mi yanayım, böyle bir memureyle çalıştığıma mı bilemedim.
Bir kaç sene önce sınıfa girdim. Çocuklar oyun oynuyorlardı. Çocuklar açık pencereleri kapatın, derse geçelim dedim. Öğrencinin biri kalktı, pencereleri kapatmaya gitti
Kocam yürekli adam sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün