Covid-19 için aşı yaptıracak mısınız?

Kodla Büyü

Covid-19 için aşı yaptıracak mısınız?

  • Evet

  • Hayır

  • Kararsızım

  • Aşı olanların durumlarına göre yaptırabilirim.


Sonuçlar yalnızca oylamadan sonra görülebilir.
Hocam ben 8.yılımdayım, elhamdülillah, hiçbir öğrencinin-velinin yüzüne bakmadan konuşmadım, ciddiyim, kardeşim gibi, babam gibi ilgilendim, niye ilgilenmeyim, insan çok kıymetli bir varlık.
Ben eskiden doktora çok giderdim, boğaz iltihabı konsuunda, çocukluğumda inanılmaz antibiyotik içmiş , bundan dolayı iğne vurulmuş biriyim.
Hiçbir doktor , HİÇBİR DOKTOR, HİÇBİR DOKTOR yüzüme bakarak benim sıkıntımı dinlemedi, ve doğal tedavi yöntemi önermedi. Sürekli benim yüzüme bakmadan antibiyotik yazdılar, aldıkları para zehir zıkkım olsun, sağlığımla oynamışlar.Ettiğim sözler az bile onlar için.

5 dk zamanları var lafına da hiiiiiç inanmıyorum, hastanelerde kendimi hep köpek gibi hissetmişimdir,
1 yıl önce vertigo oldum, eve hanım ambulans çağırdı, elemanlar beni götürmediler-serum merum bi şey yapmadılar, sonra hanımla aşağı zar-zor indim, aşağı da ambulansın içinde kahve demlediler,keyif yaptılar, hainler.

Birisi twitter şu minvalde bi şey yazmıştı, BU ÜLKEDE ASKER VE DOKTOR TANRIYI OYNAR DİYE, kesinlikle öyle.
İNSANI MEKANİK-OTOMATİK Bİ VARLIK OLARAK GÖREN DOKTOR CAMİASI HİÇBİR ZAMAN İNSANI VE NE OLDUĞUNU,NE İŞE YARADIĞINI ANLAYAMAYACAK.

Canınız yanmış hocam. Öfkenizi dile getirmeniz de iyi. İnsanız, konuşmadan, eteğimizdeki taşları dökmeden bir yere varamayız. Ama mümkünse hakaret etmeden.

Şunu da söylemek zorundayım, ben ne zaman trafiğe sinirli bir şekilde çıksam, kötü şoför magnetine dönüyordum. Başka şoförlerin benim sürüşümü engelleyen hatalarından başka bir şey görmez oluyordum. Sinyal vermeyen şoförler, önüme kıranlar, geldiğimi görmeden yola çıkanlar... Bu sefer ona buna sinirlenip daha da kontrolden çıkıyor insan. Kavga ediyor, küfür ediyor. Evet genel trafik kurallarına uymayan şoförler var. Ama azınlıktalar. Ancak biz "Türkiye'de trafik terörü" "Herkes kötü şöför" "Kimse sinyal vermiyor" gibi düşünceleri kendimize tekrarlaya tekrarlaya beynimizde bir cehennem yaratıyoruz. Algıda seçicilik de bunda rol oynuyor, sürekli kötü örnekleri görmeye başlıyoruz.

İstatistiksel olarak %1 de olsa trafikte hata yaptığını herkes kabul eder sanırım. Dalgınlığımıza gelir yanlış şeride gireriz mesela, olmadık yerde şerit değiştirmemiz gerekir. Veya gireceğimiz sokağı kaçırıp son dakikada sinyal vermişizdir(aslında vermemiş gibi bir şeyiz yani) vs. vs. İşte bizim trafikte gördüklerimiz de başkalarının %1'leri esasen. Şehir içinde kısacık bir yolculukta bile binlerce araç ile karşılaşınca, bu %1'ler onlarca hataya dönüşüyor.

İnsan düşünceleriyle dünyada kendine bir cehennem yaratıyor hocam. Kendi yolunda giden trafik kurallarına uyan karşılaştığımız binlerce arabayı görmezden gelip, "bunlara bu ehliyeti kim veriyor lan", "maganda dolu resmen" gibi düşüncelerin etkisinde kalıyoruz. Bu düşüncelerle yola çıkınca da kendimize beynimizde bir cehennem yaratıyoruz.

Teknik olarak hastaneye gittiğiniz her seferinde kötü bir doktora veya doktorun kötü tarafına denk gelebilirsiniz gerçekten. Bu mümkün ama olasılığı çok düşük. Ama benim trafiğe sinirli çıkıp "ben geliyorum ben, nasıl görmezsiniz, yolumdan çekilin" dediğim gibi, zaten acı ve endişe içinde gittiğiniz hastanede "ben geliyorum ben, nasıl benle ilgilenmezsiniz" diyorsanız, "suratsız doktordan" başka bir şey görmemeniz daha olası. 5 dk'lık bekleme süresi de hastalığın ve öfkenin etkisiyle saatlere dönüşür öyle anlarda. İki saat hasta bakıp sigara-çay molası veren doktoru görürsünüz öyle anlarda. Rutin muayenede de "offf yine doktor suratı göreceğim" diye gidiyorsanız sonuç yine aynı olur.

İnsan olduğumuzu anlasınlar da, biz de onların insan olduğunu anlayalım. Robot değiller ki, günün her saatinde aynı modda olsunlar.

Doktorların bilgi seviyeleri açısından bir şey diyemeyeceğim. Anadolu'daki koca tıp fakültesinde sadece bir tane prof olan fakülteler var. Eğitim kalitesi acayip düşük. Bu yüzden ciddi rahatsızlıklarda birden fazla doktordan teşhis almak şart. Veya hangi koşulda olursa olsun, kendi sağlığınızın kontrolünü elinize almanız, semptom gidermek yerine hastalığın köküne inmeniz lazım. Bu açıdan iyi yapmışsınız. Tıp fakülteleri de bu açıdan daha iyi olabilir. Araştırırlar hastalığınızın sebebini.
 
Son düzenleme:
DOKTORA GİDİP TE KENDİNİ İNSAN(EVET BİLDİĞİMİZ İNSAN) GİBİ HİSSEDEN VARSA BURAYA YAZAR MI?
Hocam 1995 yılında lise1 e giderken düşüp kalça kemiğimi kırdım, o zamanın şartlarında çok riskli bir ameliyat olmam gerekiyordu. Doktor ameliyat için başka bir ile gitmemizi tavsiye etti önce. Ailemin maddi olarak bunu karşılayamacağını öğrenince ameliyatı kendisi ile birlikte daha genç bir doktor yaptı. Çok şükür başarılı geçti ve korkulan kadar sorunlar oluşmadı. Sizin küçükken yanlış insanlarla karşılaşmanız üzücü ama bunu genellemek doğru değil. Hepimizin hayatında farklı meslek gruplarından buna öğretmenlerde dahil sorun yaşamışlığı olmuştur. Takılıp kalmamak, çok ciddi ihmaller için ise şikayet mekanizmasını çalıştırmak lazım.
 
hocam bir meslekte birkaç kişinin yaptığını o meslektekilerin tümüne paylaştırmanız doğru değil. diyorsunuz ki tüm velilerimin, öğrencilerin yüzüne bakarım, değer veririm dediniz ki böyle yapan birçok öğretmene arkadaşımız var. yapmayan da var. Diyelim ki ben bu dediğinizi yapmadım o zaman veli dese ki tüm öğretmenler şöyle böyle diye ne kadar doğru olur?


tam 15 tatiline gireceğimiz hafta salı günü eşimde çarpıntı oldu hastaneye gittik. nabız ölçtüler 150 çıktı. doktor hemen gözlem odasına alın serum verin dedi. serum bitti düşmedi. serum bitene kadar doktor olsun hemşireler olsun sürekli geldi gitti. hap verdiler 2 saat düşmemesinin üzerine o düzeltti ama bunun nedenini bulalım dediler. ekg çekilde, ciğer grafisi çekildi şükür birşey çıkmadı. dahiliye doktoruna hemen sevk edildi doktor inceledi tahliller yapıldı. kan değerleri de normal çıktı. kulak burun boğaza görünmesi için yönlendirildi. testlere baktı normal. hormanlara bakalım dedi b12 düşükmüş o yapar dedi. bu süreçte acildeki doktor olsun, dahiliyeci olsun, kbb olsun sürekli ilgilendiler. herşey temiz çıktı birde holter takıp takip edelim yarına kadar dedi. böbrekler, kalp ciğer ve mide izlendi. ertesi gün cihaz verilerine bakıldı şükür anormal birşey çıkmadı.

aile hekimine kızımın aşısı için gittik. aşı yaptırıp çıkacağız diye beklerken hazır gelmişken abisini de muaye edeyim isterseniz dedi. boğazına, kulağına, ciğerlerine vs baktı.

arkadaşım diyet yapmak istedi diyetisyen doktordan tahili isteyin bakıp ona göre yazayım kafadan olmaz dedi. hastane boş bir doktora gittik odasında oturuyor. hocam diyetisyen için tahlil alacağız dedik, adam benim muayene sayım doldu alamam dedi. hocam muayeye olmayacağız sadece tahlil gireceksiniz dedik ama yok dedi. tam biz çıkarken yaşlı amca geldi hocam şu ilacı yazdıracağım dedi. onu da almadı.

şimdi iyi doktorların durumlarını görüp iyi derken kötü doktor görünce doktorlar şu doktorlar bu mu demek gerekli.

asker öğretmen olarak yaptım askerliğimi orada konuşurken 3 lafın 2'si küfür olan öğretmenleri duydum. o sebeple birinin suçu için diğerlerini bağlamaz hele hakkıyla işini yapıyorsa kişi. aşı olursunuz olmazsanız o da herkesin kendi kişisel görüşüdür.


Hocam özetle genelleme yapmasak diyorsunuz, haklısınız, her meslekte var böyle tipler diyorsunuz haklısınız.

Fakat doktorun en iyisi bile en sonunda ilaç yazıyor, şifa verecek bir ilaç değil, yan etkileri dünya kadar olan ilaçlar.
 
Canınız yanmış hocam. Öfkenizi dile getirmeniz de iyi. İnsanız, konuşmadan, eteğimizdeki taşları dökmeden bir yere varamayız. Ama mümkünse hakaret etmeden.

Şunu da söylemek zorundayım, ben ne zaman trafiğe sinirli bir şekilde çıksam, kötü şoför magnetine dönüyordum. Başka şoförlerin benim sürüşümü engelleyen hatalarından başka bir şey görmez oluyordum. Sinyal vermeyen şoförler, önüme kıranlar, geldiğimi görmeden yola çıkanlar... Bu sefer ona buna sinirlenip daha da kontrolden çıkıyor insan. Kavga ediyor, küfür ediyor. Evet genel trafik kurallarına uymayan şoförler var. Ama azınlıktalar. Ancak biz "Türkiye'de trafik terörü" "Herkes kötü şöför" "Kimse sinyal vermiyor" gibi düşünceleri kendimize tekrarlaya tekrarlaya beynimizde bir cehennem yaratıyoruz. Algıda seçicilik de bunda rol oynuyor, sürekli kötü örnekleri görmeye başlıyoruz.

İstatistiksel olarak %1 de olsa trafikte hata yaptığını herkes kabul eder sanırım. Dalgınlığımıza gelir yanlış şeride gireriz mesela, olmadık yerde şerit değiştirmemiz gerekir. Veya gireceğimiz sokağı kaçırıp son dakikada sinyal vermişizdir(aslında vermemiş gibi bir şeyiz yani) vs. vs. İşte bizim trafikte gördüklerimiz de başkalarının %1'leri esasen. Şehir içinde kısacık bir yolculukta bile binlerce araç ile karşılaşınca, bu %1'ler onlarca hataya dönüşüyor.

İnsan düşünceleriyle dünyada kendine bir cehennem yaratıyor hocam. Kendi yolunda giden trafik kurallarına uyan karşılaştığımız binlerce arabayı görmezden gelip, "bunlara bu ehliyeti kim veriyor lan", "maganda dolu resmen" gibi düşüncelerin etkisinde kalıyoruz. Bu düşüncelerle yola çıkınca da kendimize beynimizde bir cehennem yaratıyoruz.

Teknik olarak hastaneye gittiğiniz her seferinde kötü bir doktora veya doktorun kötü tarafına denk gelebilirsiniz gerçekten. Bu mümkün ama olasılığı çok düşük. Ama benim trafiğe sinirli çıkıp "ben geliyorum ben, nasıl görmezsiniz, yolumdan çekilin" dediğim gibi, zaten acı ve endişe içinde gittiğiniz hastanede "ben geliyorum ben, nasıl benle ilgilenmezsiniz" diyorsanız, "suratsız doktordan" başka bir şey görmemeniz daha olası. 5 dk'lık bekleme süresi de hastalığın ve öfkenin etkisiyle saatlere dönüşür öyle anlarda. İki saat hasta bakıp sigara-çay molası veren doktoru görürsünüz öyle anlarda. Rutin muayenede de "offf yine doktor suratı göreceğim" diye gidiyorsanız sonuç yine aynı olur.

İnsan olduğumuzu anlasınlar da, biz de onların insan olduğunu anlayalım. Robot değiller ki, günün her saatinde aynı modda olsunlar.

Doktorların bilgi seviyeleri açısından bir şey diyemeyeceğim. Anadolu'daki koca tıp fakültesinde sadece bir tane prof olan fakülteler var. Eğitim kalitesi acayip düşük. Bu yüzden ciddi rahatsızlıklarda birden fazla doktordan teşhis almak şart. Veya hangi koşulda olursa olsun, kendi sağlığınızın kontrolünü elinize almanız, semptom gidermek yerine hastalığın köküne inmeniz lazım. Bu açıdan iyi yapmışsınız. Tıp fakülteleri de bu açıdan daha iyi olabilir. Araştırırlar hastalığınızın sebebini.


hocam "aklıma gelen başıma geldi" teorisini iyi özetlemişsiniz,teşekkür ederim. Haklısınız çoğunlukla ama, diğer hocama da aynı şeyi yazdım, ya bu doktorların en sonunda yazdığı şey ilaç ve bu ilaçlar bi yeri yapıyor gibi görünüp tamamen tahrip ediyor. Bi yer yaparken bi yeri bozuyor derler ama, aslında hiç bi şey yapmaz-düzeltmez, tek amacı bozmak.
 
hocam "aklıma gelen başıma geldi" teorisini iyi özetlemişsiniz,teşekkür ederim. Haklısınız çoğunlukla ama, diğer hocama da aynı şeyi yazdım, ya bu doktorların en sonunda yazdığı şey ilaç ve bu ilaçlar bi yeri yapıyor gibi görünüp tamamen tahrip ediyor. Bi yer yaparken bi yeri bozuyor derler ama, aslında hiç bi şey yapmaz-düzeltmez, tek amacı bozmak.

Semptom gideriyoruz hocam biz. Çünkü bu daha kolay geliyor. Hastalığın köküne inmiyoruz. Hasta mide yanması şikayetiyle doktora gidiyor mesela, doktor ppi denen mide koruyucu ilaçtan yazıyor. Hastaya liste halinde "şu yiyeceklerden uzak dur, şu perhizi yap" diyor. Tüm ilaçlar doğruca iyileşmeye dönük değil zaten. Haklısınız, iyileştirmiyor yani. Bazı ilaçlar hayat kalitesini artırmaya yönelik. Doğru ilaç kullanılırsa harika sonuçlar elde edilebiliyor. Ama mide yanması probleminde hastaların çok azı hayat tarzını değiştiriyor. Çoğu beslenme şeklini değiştirmiyor. Adamın/kadının midesi bas bas bağırıyor, "bak ne yiyorsan değiştir, ben artık bunlarla baş edemiyorum" diye, vatandaş halen yağlı şeyler yemeye, asitli içecekler içmeye devam ediyor. Haftada bir atıyor bir tane ilaç, sonra aynen devam. Doktor buna ne yapsın ki?

Daha geçen gün arkadaş ayaklarının yanma veya üşüme şikayeti olduğundan bahsetti. Bir doktora danışmış "benim kanım koyuymuş, kan akışım düzenli değilmiş" diyor. Doktor "asprin yutabilirsin" demiş. :D Kanı sulansın diye günlük asprin yutuyormuş şimdi. "Böbrekleri eline alırsın yakında." dedim. Yahu kanın neden koyu git onu araştır. Belki beslenme şeklini değiştirmen ya da biraz hareket etmen lazımdır. Ama yok, yut ilacı, semptom gider. Ki kanının koyuluğu diye bir şey var mı ondan da emin değil. Teşhisten tedaviye gitmiyor, tedaviden teşhise gidecek. Kan tahlili yapılmamış bir şey yapılmamış, zararsız! diye asprin yutuyor. Hasbelkader yediği içtiği şeylerden değişiklik olsa bile "ilaç kullandım işe yaradı" diyecek.

Vatandaş olarak biz de bilinçli değiliz kısacası. Doktor tanıdıklarım acilde gelene gidene sarı serum veriyor. Çünkü serum yazmadığında teyzeler "Bu nasıl doktor, bir sarı serum bile yazmadı" diye arkasından laf ediyormuş. Dediğiniz gibi antibiyotikleri de lıkır lıkır yuttuk yıllarca. Bunlara katılıyorum yani.

Vücudun iyileştirme gücünü de hafife alıyoruz. 1 yıl içinde vücutta baştan sona yenilenmeyen organ yok. Biraz sağlıklı beslenip, spor yapsak çoğu rahatsızlık düzeliyor. Ama hayat tarzımızı değiştirmek yerine ilaçlara sığınıyoruz. Ama bazı hastalıklar var ki, ilaç/aşı olmadan da iyileşmiyor. Hayat kurtarıcı nitelikte ilaçlar/aşılar var cidden. Onları ayrı tutmak lazım.

Canı sıkılıp doktora giden insanlar var bak hocam. Veya öğretmen sınava gelmeyen öğrenciden rapor istiyor. İşe gitmek istemeyen insanlar doktora gidip rapor yazdırmaya çalışıyor. Doktor bunlarla uğraşmak zorunda mı gerçekten? Gereksiz yere hasta yükü yaşanıyor bunlar yüzünden. Doktor, kim gerçekten hasta, kimin acil ilgiye ihtiyacı var bilmiyor. Ya da polikliniğe gitmek yerine, hastalığını bekletip bekletip gecenin bir yarısı acile gidip terör estirenler var.

Yaşanıyor yani böyle şeyler. Doktorlar kötü niyetli olduğundan değil. İçlerinde para düşkünü olup gereksiz işlem yapmak isteyenler vs vardır ama büyük çoğunluğu iyi niyetli benim gördüğüm kadarıyla. Ne yaptığına dair hiçbir fikri olmayan doktorları da gördüm. Ama ülkedeki tıp eğitiminin suçunu doktora yıkmak da doğru değil. Yani doktorlardan zaman zaman gördüğümüz kötü muameleyi kişisel algılamamak, ülke şartlarından bağımsız değerlendirmemek lazım. Yaptıkları işin doğası ve karşı karşıya kaldıkları insan grubu da bu tür kötü şeylerin yaşanmasına çok meyilli. Oto tamirciliği gibi bir şey değil sonuçta. Hasta halimizle gidiyoruz veya çoluğumuzu çocuğumuzu annemizi babamızı götürüyoruz ki onların canının yanması bizim canımızın yanmasından kötü bir psikolojiye sokuyor bizi. Doğal olarak ilgi bekleniyor.

Velilerle arada sırada uğraşmak veya günde birkaç veli ile görüşmek gibi değil vallahi. Her gün veli toplantısı yapıp velilerle görüşsek bile o zorlukta olmaz, çünkü her gün aynı velileri görmüş oluruz, huyunu suyunu öğreniriz. Ki velinin beklentileri ile hasta birinin beklentileri de kıyaslanamaz. Doktorluk her gün kötü bir sınıfta sabahtan akşama kadar ders anlatmaya benziyor bana göre. Ve şahsen doktorluk yapılacak iş değil. Sürekli hastanedesin, çevrende sürekli hasta insanlar var, bazen hastan ölüyor vs. Kafanda kendi problemlerin olsa ve azıcık ilgi göstermesen hasta yakınları isyan ediyor. Zor iş vesselam. Allah sabır versin.

Herkese hastaneden uzak, sağlıklı günler dilerim. :)
 
Semptom gideriyoruz hocam biz. Çünkü bu daha kolay geliyor. Hastalığın köküne inmiyoruz. Hasta mide yanması şikayetiyle doktora gidiyor mesela, doktor ppi denen mide koruyucu ilaçtan yazıyor. Hastaya liste halinde "şu yiyeceklerden uzak dur, şu perhizi yap" diyor. Tüm ilaçlar doğruca iyileşmeye dönük değil zaten. Haklısınız, iyileştirmiyor yani. Bazı ilaçlar hayat kalitesini artırmaya yönelik. Doğru ilaç kullanılırsa harika sonuçlar elde edilebiliyor. Ama mide yanması probleminde hastaların çok azı hayat tarzını değiştiriyor. Çoğu beslenme şeklini değiştirmiyor. Adamın/kadının midesi bas bas bağırıyor, "bak ne yiyorsan değiştir, ben artık bunlarla baş edemiyorum" diye, vatandaş halen yağlı şeyler yemeye, asitli içecekler içmeye devam ediyor. Haftada bir atıyor bir tane ilaç, sonra aynen devam. Doktor buna ne yapsın ki?

Daha geçen gün arkadaş ayaklarının yanma veya üşüme şikayeti olduğundan bahsetti. Bir doktora danışmış "benim kanım koyuymuş, kan akışım düzenli değilmiş" diyor. Doktor "asprin yutabilirsin" demiş. :D Kanı sulansın diye günlük asprin yutuyormuş şimdi. "Böbrekleri eline alırsın yakında." dedim. Yahu kanın neden koyu git onu araştır. Belki beslenme şeklini değiştirmen ya da biraz hareket etmen lazımdır. Ama yok, yut ilacı, semptom gider. Ki kanının koyuluğu diye bir şey var mı ondan da emin değil. Teşhisten tedaviye gitmiyor, tedaviden teşhise gidecek. Kan tahlili yapılmamış bir şey yapılmamış, zararsız! diye asprin yutuyor. Hasbelkader yediği içtiği şeylerden değişiklik olsa bile "ilaç kullandım işe yaradı" diyecek.

Vatandaş olarak biz de bilinçli değiliz kısacası. Doktor tanıdıklarım acilde gelene gidene sarı serum veriyor. Çünkü serum yazmadığında teyzeler "Bu nasıl doktor, bir sarı serum bile yazmadı" diye arkasından laf ediyormuş. Dediğiniz gibi antibiyotikleri de lıkır lıkır yuttuk yıllarca. Bunlara katılıyorum yani.

Vücudun iyileştirme gücünü de hafife alıyoruz. 1 yıl içinde vücutta baştan sona yenilenmeyen organ yok. Biraz sağlıklı beslenip, spor yapsak çoğu rahatsızlık düzeliyor. Ama hayat tarzımızı değiştirmek yerine ilaçlara sığınıyoruz. Ama bazı hastalıklar var ki, ilaç/aşı olmadan da iyileşmiyor. Hayat kurtarıcı nitelikte ilaçlar/aşılar var cidden. Onları ayrı tutmak lazım.

Canı sıkılıp doktora giden insanlar var bak hocam. Veya öğretmen sınava gelmeyen öğrenciden rapor istiyor. İşe gitmek istemeyen insanlar doktora gidip rapor yazdırmaya çalışıyor. Doktor bunlarla uğraşmak zorunda mı gerçekten? Gereksiz yere hasta yükü yaşanıyor bunlar yüzünden. Doktor, kim gerçekten hasta, kimin acil ilgiye ihtiyacı var bilmiyor. Ya da polikliniğe gitmek yerine, hastalığını bekletip bekletip gecenin bir yarısı acile gidip terör estirenler var.

Yaşanıyor yani böyle şeyler. Doktorlar kötü niyetli olduğundan değil. İçlerinde para düşkünü olup gereksiz işlem yapmak isteyenler vs vardır ama büyük çoğunluğu iyi niyetli benim gördüğüm kadarıyla. Ne yaptığına dair hiçbir fikri olmayan doktorları da gördüm. Ama ülkedeki tıp eğitiminin suçunu doktora yıkmak da doğru değil. Yani doktorlardan zaman zaman gördüğümüz kötü muameleyi kişisel algılamamak, ülke şartlarından bağımsız değerlendirmemek lazım. Yaptıkları işin doğası ve karşı karşıya kaldıkları insan grubu da bu tür kötü şeylerin yaşanmasına çok meyilli. Oto tamirciliği gibi bir şey değil sonuçta. Hasta halimizle gidiyoruz veya çoluğumuzu çocuğumuzu annemizi babamızı götürüyoruz ki onların canının yanması bizim canımızın yanmasından kötü bir psikolojiye sokuyor bizi. Doğal olarak ilgi bekleniyor.

Velilerle arada sırada uğraşmak veya günde birkaç veli ile görüşmek gibi değil vallahi. Her gün veli toplantısı yapıp velilerle görüşsek bile o zorlukta olmaz, çünkü her gün aynı velileri görmüş oluruz, huyunu suyunu öğreniriz. Ki velinin beklentileri ile hasta birinin beklentileri de kıyaslanamaz. Doktorluk her gün kötü bir sınıfta sabahtan akşama kadar ders anlatmaya benziyor bana göre. Ve şahsen doktorluk yapılacak iş değil. Sürekli hastanedesin, çevrende sürekli hasta insanlar var, bazen hastan ölüyor vs. Kafanda kendi problemlerin olsa ve azıcık ilgi göstermesen hasta yakınları isyan ediyor. Zor iş vesselam. Allah sabır versin.

Herkese hastaneden uzak, sağlıklı günler dilerim. :)

"Tüm ilaçlar doğruca iyileşmeye dönük değil zaten. Haklısınız, iyileştirmiyor yani." ++
hocam çok haklısın söylediklerinle,Düşünen insan çoktan ibret alır bu konuşmalardan .Ayak üşümesi için kuru toprağa çıplak ayakla basarak bol bol yürümeli.

Annem anlatır, eskiden köydeyken çarşı ekmeği merak edilir, şehre inildi mi çarşı ekmeği alınırmış.Köylü zııııır cahil, zııır, doğruyu-yanlışı bile ayırt edemeyecek durumda.
Ya Allah aşkına şu çarşı ekmeği denen ekmeği bu ülkede nasıl satıyorlar, NASIL , NASIL, NASIL?

Hastaneler eskiden kötüydü, berbattı haklılar, doğru. Ama modern hastanelere ihtiyacımız yoktu ki bizim, GDO SUZ , orjinal ata tohumuna ,ulaşılabilir ucuz helal-temiz gıdaya ihtiyacımız vardı bizim. Kilometre uzunlukta şehir hastaneleri yaptılar, marifetmiş gibi. Aman Allahım nasıl da kapalı gözleri bu halkın.
NEYİ YİTİRDİĞİNİN FARKINDA DEĞİL!

Eski görev yerinde köylü halk(şimdi hakaret etmeyin onlara da) ilçeden fabrikasyon yumurta alıp gidiyorlardı yeminle.

Bazı arkadaşların aklına gelebilir, sen ekmek yemiyor musun, ekşi mayadan tam buğday ekmeği yapan bi yer buldum, gramajı biraz fazla, ikili, 10 lira veriyorum. Yumurtanın viyolüne 35 tl veriyorum. Çok mu zenginim, yoo, hayat ve sağlık çok kıymetli.

"Herkese hastaneden uzak, sağlıklı günler dilerim." ++ eyvallah , hepimize, teşekkürler
 
Hocam 1995 yılında lise1 e giderken düşüp kalça kemiğimi kırdım, o zamanın şartlarında çok riskli bir ameliyat olmam gerekiyordu. Doktor ameliyat için başka bir ile gitmemizi tavsiye etti önce. Ailemin maddi olarak bunu karşılayamacağını öğrenince ameliyatı kendisi ile birlikte daha genç bir doktor yaptı. Çok şükür başarılı geçti ve korkulan kadar sorunlar oluşmadı. Sizin küçükken yanlış insanlarla karşılaşmanız üzücü ama bunu genellemek doğru değil. Hepimizin hayatında farklı meslek gruplarından buna öğretmenlerde dahil sorun yaşamışlığı olmuştur. Takılıp kalmamak, çok ciddi ihmaller için ise şikayet mekanizmasını çalıştırmak lazım.

hocam, haklısın, yalnız iyi ki de karşıma iyi bi doktor çıkmamış, yoksa MODERN TIBBA BU KADAR DÜŞMAN OLAMAZDIM :)
 
Geri
Üst