Kişisel algılamıyorum ama üstüme alınıyorum. Bu yüzden size de paragraf paragraf cevap vereyim.
Ya çözüme katkı sun ya da yoldan çekil derim.
*Çözüme katkı sunuyorum zaten. Yanlış olan bir şeyin doğrusunu gösteriyorum. Çözüm bu. Anlayabilmenizi isterdim.
Meslektaşlarımın karanlığa sövüp sövüp "şu zümreden haberin var mı?", "bunlara katkı sundun mu", "şikayetçisin; peki görüş belirttin mi" diye sorduğumda lâl olup kalmalarından bıktım. Uğraş veren bazı grupların arasına girdiğimde kendimi aptal gibi hissediyorum; çok kaliteli, bilgisi kendi dimağından taşan arkadaşlarımız var. Hep düşünüyorum bu adamlar ailesine, eşine dostuna nasıl vakit ayırıyor diye. Özellikle hanım arkadaşlarımız. Senin ihtiyacın yok; anladık. Bu mumdan faydalanacak hiç mi insan yok?
*Karanlığa sövmüyoruz, fikir teatisinde bulunuyoruz. Şu an yaptığımız şey birçok ilçe zümresinden daha faydalı. İlçe zümresinde 20-30 kişiye hitap edebiliyoruz, burada yüzlerce binlerce insan okuyor, fikir belirtiyor. Adı üstünde forum.
*Ayrıca "x olurken neredeydiniz, y olurken neden katılmadınız, z olurken neden tepki göstermediniz?" furyası bitmedi mi yahu. "x'e katılmadıysan y hakkında da fikir belirtmen yanlış" demek çok saçma. x'e katılmadık diye hayatımız boyunca susalım mı? Yanlışa yanlış demeyelim mi?
*Bu mumdan faydalanacak insanlar olabilir. Haklısınız. Ama yakmamız gereken mum bu mu, bundan emin değilim. Bu mumun da btr işleri gibi "elimize mi yapışacak" diye diye elimize yapışacağını düşünüyorum. Dahası algoritma, bilgisayar bilimleri ve yazılım ekseninde yakılacak mumdan çok daha fazla insan faydalanabilir, dersimiz hak ettiği saygınlığı kazanabilir, çocuklara/gençlere ve ülke ekonomisine çok daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Şimdi bu kadar insanın çabasına katkı sunmak, seçtikleri yöntem ya da konu başlıkları yanlışsa makul yoldan ve kırıp dökmeden öneri sunmak yerine adamın suratına değil de dağa taşa bağırmak problemleri çözmüyor. Acaba Aktif Bilişimcilerin toplantılarına katıldılar mı mesela? Problemlerin çözümü nerede aranıyor, nereden başlamak uygun görülüyor, Bakanlığın görüşü ne? Akademisyenler tarafında doğru yapılıp ulaşılamayan hedefler ya da 50 yıl öncesinin eğitiminde kalanlar var mı? Bunlar bizim sahada mesleği icramızı nasıl etkiliyor? Sen bilgisayar biliminin tillahını versen ne olacak! Yetişen öğretmen ayrı sorun, müfredat ayrı sorun, ders saati ve ülkedeki algı ayrı bir sorun. İlerleyen süreçte neler olacak bunlardan haberi var mı burada atıp tutanların? Birşeyi çözmek istersiniz ancak karar vericilerin değerlendirmeye alacakları bir noktayı ya da insanların işin özünü görebilecekleri ve önemseyecekleri alanları tutturmaya çalışırsınız. Einstein uyanıp derslerimizi anlattığında mı çözülecek bu problemler? Ortaokulda çocuklara makine dili mi öğretelim, beklenti nedir?
*Tekrar söylüyorum, mesele Bilişimle Ramazan Günleri değil. Bunu uzatmayacağım.
*Aktif bilişimciler toplantısına katılmadım, onlar buraya katılsın. Önceki paragrafta benzer cevabı vermiştim.
*Bakanlığın görüşünü bilmiyorum. Ama bugüne kadar bilişim alanına dair uyguladıkları şeylerin yanlışlığından ne düşündüklerini anlıyoruz. Konuya dair en ufak fikirleri yok. Bakanlık kadrolarında değişiklik gerekiyor. Liyakate dayalı atamalar gerekiyor. Veya mevcut kadrodakiler okusunlar buraları, memnun olmadığımızı anlasınlar. Ne diyelim, söylesek oraya gitmiyor, sussak gönül razı değil.
*Biz bilgisayar biliminin tillahını verirsek doğru olanı yapmış olacağız. Tillahını vermeye de gerek yok, doğru düzgün, abartılmamış, gerçekçi bir eğitim yeterli. Karar vericilerin verdikleri kararları eleştiriyoruz zaten. Reklam kokan robotik kodlama gibi saçmalıklar daha fazla yayılmasın, bunları anlatanlar "biz ne yapıyoruz?" diye düşünsün diye yazıyorum bu başlıkta.
*Problemlerimizin çözümüne "Einstein'ın uyanıp ders anlatması" gibi bir mucize bekliyormuşuz gibi, absürt bir retorik kurup kendi kendinize cevap veriyorsunuz. Aynı şekilde kimse ortaokulda makine dili öğretelim dememişken, sanki bunu demişiz gibi bir retorik üzerinden tepkisel indirgemeciliğe(straw man) başvuruyorsunuz. Bunları diyen yok. Abartılmamış, gerçekçi, saçma sapan şeylerle doldurulmamış bir eğitim mümkün. Algoritma, problem çözme, analitik düşünme, bilgi işlemsel düşünme eğitimi vermenin, bilgisayar bilimleri odaklı bir eğitimin nesi imkansız geliyor?
Öyle oturumlar yapılıyor ki toplantı sahipleri tek tek üye seçmek, karar vermek, toplantıyı bir de youtube yayını olarak vermek ya da bütçe ayırıp katılımcı sayısını arttırmak zorunda kalıyor. Diğer taraftan burada kim necidir bilmiyoruz; herşeye çözümü var, onun gibi burada binlerce üye var. Bir dost sohbetinde BBNET dışındaki gruplardan, etkinliklerden, sivil örgütlerden bahsediyorsun; adamın haberi yok. Ama Türkiye'nin belli başlı eleştirmeni. Selçuk Özdemir, Yaşar Özden kalkıp ders anlatacak, sonraki haftalarda hangi konular gelecek belli değil, birileri "Kahoot çok mu gerekliydi?" bilmem ne diyecek. Kime göre, neye göre ?
*Konu yine Bilişimle Ramazan Günlerine gelmiş. Selçuk Özdemir hocaya bir şey dediğimi de hatırlamıyorum, ilk hafta afişinde gördüğümü de hatırlamıyorum. Yaşar Özden hocanın eğitimi de doğru bulduğum tek etkinlik olmuştu. Kahoot da sınıf öğretmenlerine verildiği için doğru olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki haftalarda neler yapacaklar bilmiyorum. Umarım güzel konularda eğitimler verirler. Konuyu Bilişimle Ramazan Günlerine indirgemezseniz sevinirim. Sonraki gönderilerimi de okuyun isterseniz.
*Ayrıca eleştiriyi bizim kadar kişisel algılayan, eleştiriye bizim kadar tahammülsüz bir toplum yok sanırım. Hemen kırılıyoruz, güceniyoruz. Aman ha kimse kırılmasın, aman ha kimse gücenmesin, kimsenin modu düşmesin. Bilişimle Ramazan Günleri sadece bir örnekti. Bu vesileyle meb'in ve bilgisayar öğretmenlerinin bilişim anlayışlarını, hangi konuların bizim alanın konusu olup hangilerinin olmadığını, bilişim alanının evrildiği yerin yanlışlığını dile getirmek istemiştim. Olay bundan ibaret. Ayrıca Selçuk Özdemir hoca da olsa, Yaşar Özden hoca da olsa, nobel ödüllü bilim insanı da olsa kimse eleştiriden münezzeh değil, herkes hata yapabilir, herkes yanılabilir. Appeal to Celebrity safsatası nedir bir bakın derim.
BBNET'de yarışmalar oldu, tepki hareketleri oldu, bizlere destek veren önemli isimler problemlerimizi dile getirdi, bildiriler yayınlandı, STK kuruldu, Bakanlıkla görüşmeler gerçekleştirildi, atanan-atanmayan herkes kendince birşeyler yapmaya çalışıyor. Mars'a afiş gönderebilirsek "Türkiye'de Bilişim Eğitimi çözüm bekleyen alanlardan birisi" yazdırır göndeririz. Ama elde olan bu ve kendince çözüm arayan birileri var.
*Biz de çözüm arıyoruz. Bu başlık da bunun göstergesi. Mesela robotik kodlama saçmalığını eleştiriyorum. Siz bakanlığın yerinde olsanız, "bunlar dersi olmadan robot yapıyorsa, ders versek uzaya roket göndermeleri gerek herhalde" demez misiniz? "Ders olmadan da gayet iyi idare ediyorlar" demez misiniz? Gereksiz konuları branşın içine tıkış tıkış doldurup bilişim adı altında anlatınca, öğrencinin yerinde olsanız "bilişim buysa cidden gereksiz bir dersmiş" demez misiniz? Branşın reklamını yapıyoruz, farkındalık oluşturuyoruz diye branşa zarar veriyor olmayalım sakın? Öğrencilerde, velilerde, okul idarelerinde, bakanlıkta gereksiz beklenti yaratıyor olmayalım? Ya da gereksiz bilgilerle branştan soğutuyor olmayalım?
Şu an ortaya çıkan oluşumları küçümsemenin ya da her fikrin başında balyozla beklemenin anlamı yok.
*Kimsenin kimseyi küçümsediği yok. Eleştirmek küçümsemek anlamına gelmiyor. Bilakis ciddiye aldığımız için eleştiriyoruz.
BBNET belki de TC Kimlik ile Ad ve Soyad ile kayıt alma seçeneğini düşünmeli. Can sıkıcı olmaya başladı. Kızıp kızıp burada kuyuya taş atmakla çözülmüyor problemler.
*Faşist düşüncenizi de kendinize saklayın. Tc'mi bilseniz ne yapacaksınız merak ediyorum. Eğer bir suç unsuru veya forum kurallarına aykırı bir şey demişsem, her türlü şikayet hakkınızı kullanabilirsiniz.