Maaşlardan memnun musunuz arkadaşlar?

Kodla Büyü
Siyaset Bilişim. Net olarak sitenin domaini değişsin. Siyaset yapacak başka mecralar var sesinizi oradan duyurun bence. Mesleki şeyler görmek istiyoruz burada sadece. Yöneticiler neden müsaade ediyor böyle başlıklara anlamıyorum.
Burası elbette siyaset forumu değil ama başkaları bu konuda ne düşünüyor diye bakmak lazım bence. Burada yazılanlar, belli seviyeye gelmiş kişilerin siyasi fikirlerini kesinlikle değiştirmez. Aksine, daha da o siyasi fikrine sahip çıkar. Bütün yazılanları okudum, bizim tartışma adabımız nerede kaldı?
 
Eskiden önemsemediğimiz ve hatta inceleyenlere de “bu kadar inceleyecek ne var?” dediğimiz ek ders çizelgelerini artık bütün öğretmenlerin dikkatli bir şekilde incelemeye başladıklarını görüyorum. Hatta ben de çok dikkat ediyorum. Öğretmenlerin 1-2 saatlik ek derslerini talep ettiklerine sıklıkla şahit oluyorum artık, birkaç sene önce 1-2 kişi incelerdi sadece(80 öğretmenden) daha ne söylenebilir ki? Bizzat öğretmenler odasından bir durum.
 
Uzun olacak şimdiden belirteyim :)
Bu foruma çok önceden üye oldum BÖTE nin ilk mezunuyum (odtü hariç) ama fazla yazmayı sevmem.
Birkaç ay önce pazarda alışveriş yaparken yerel bir kanal (hatta YouTube kanalı bile olabilir çok dikkat etmedim) “Ücretler nasıl yorumlarmısınız” dedi. Bende çok pahalı dedim hemen cevap verdi ama çok zam yok diyor esnaf dedi.
Dedim o zaman basit bir hesap yapalım geçen sene 100 lira alıyordum ben (bir zamanlar) orta kesim bir çalışandım. Şimdi bana zam! Yaptılar ve 115 lira alıyorum.
Geçen sene 50 lira kira, 25 lira ısınma-aydınlanma-su, 25 lira gıda ödüyordum.
Bu yıl TÜİK! tahminiyle kira 60 oldu elektrik-aydınlanma-su 35 oldu gıdaya 20 lira kaldı. Yani bırakın fiyat artışını fiyat azalması lazımki karnım doysun.
Dikkat: Ben asgari ücret bile olmadığım halde elime geçen tüm parayı sisteme aktarıyorum(kapitalizmin gözünü seveyim ;)) yani bana verilen para sadece EMANET! ben bu EMANETİ dolaşıma aktarırken kendim harcıyormuş gibi hissedip mutlu! oluyorum.
Peki ben karnını doyurmak zorunda olan bir canlı olduğuma göre param yetmediği için ne yapmam lazım? kredi çekmem lazım. Peki bunu ödeyebilecekmiyim Tabiki hayır. E nolacak batık kredi olarak sisteme geçecek. Üstelik hemenmi Tabiki hayır. Yapılandırma! diyecem borcu borçla kapatıcam e borç kapanmayacağı gibi daha da büyüyecek. Peki benim durumumda iyimser bir tahminle bu ülkede kaç kişi var 50 MİLYON! E bu kadar borç ne olacak. Nolacak güzel kardeşim BATIK! olacak önce resesyon sonra da KRİZ olacak...
Ben bunları anlatırken etrafta aydınlanan! baya bir yüz olmuştu. Ama bir önemi varmı HAYIR.
Daha ilgincini buraya yazayım biz ORTADİREK beyaz yakalıların şöyle bir özelliği vardı sadece temel gıda ile çiftçi-pazarcı değil kültür ihtiyacımız nedeniyle sosyal hayatı beslerdik. Arz-talep nedeniyle aktiviteler artar insanlar çatışmadan anlaşabilecekleri ortamlar bulurdu. Neo-Kapitalizm sayesinde artık ortadirek yok yani ya AÇsın ya zengin. Haliyle SOSYAL YAŞAM artık yokoldu. Peki bu ne anlama geliyor güzel kardeşim şu anlama geliyor artık YAŞAM=HAYATTA KALMAK=ilkel dürtülerimizle hareket etmek.
Bunun sonu ne olur? Ne olacak herkes hakettiği! Hayatı yaşaYAmayacak çoğunluğun hakettiği CEZAYI hepimiz çekicez
Gelelim neden burada fazla paylaşım yapmıyorum kısmına: Özellikle son yıllarda buraya yorum! yazan öyle tipler gördüm ki (mesela aşı konusunu bir okuyabilirsiniz) bırak öğretmen! olmayı kendini gerçekleştirmiş bir birey olması bile mümkün olmayan tipler var. Ve eğitimin hemen hemen her kademesinde çalışmış biri olarak bu tip!lerin gerçekten öğretmen olduğunu biliyorum. Yani çok zorlandım bir kaçına direk yazmak istedim
“HOCAM! deve sidiğini bir hafta boyunca iç sonra git bir yatırda debelen 10 güne sorunun çözülür bana bir dua okursun” diye ama gerek bile duymadım.
Sonuç: Aynen katılıyorum İNSAN GİBİ YAŞAMAK İÇİN o çöpçüler zam aldı. Ama onu bile haketmeyen ( içimizde öğretmen! yapılmış yüzbinlerce organizma) öyle çok unsur varki daha da beter olalım istiyorum.
Çok yakında asgari öğretmen! olmamız dileğiyle...
 
"Başlığı kapatın, burda siyaset görmek istemiyorum" diyen kişi mi yapıyor bu suçlamayı ? Komik :)



250 liralık n11 kuponu için konu açan kişi mi söylüyor bunu ? Hocam cidden sürprizlerle dolusun :)

Resmin osmanlı ismin alone wolf, seni çözebilene aşkolsun, ben vazgeçtim. :)
Hocam ne yaptın ya 5 dakikadır manasızca gülüyorum :))
 
Ekonomik düşüklükten şikayet etmesin kimse. Zira daha kötüsünü hak ediyoruz aramızdaki "çoğunluk" sebebiyle. Eğitim ve eğitimci artık düşman görülüyor mevcut sistem tarafından. Çünkü bir toplumun kalkınmasını, doğru eleştiri yapmasını ve gerçeği daha iyi görmesini sağlayan eğitimdir, eğitimcidir. Bizim çektiğimiz sancılar, sistem tarafından bu durumların tercih edilmeyişindendir. Keza bazı televizyon programlarında "Biz cahil kesimin ferasetine güveniyoruz." denilmedi mi? Neden eğitim sistemi çorap değiştirir gibi değiştirilip duruyor, hiç sordunuz mu? En büyük amaç gelecek için hazır seçmen oluşturma ve kendi devamlılıklarını sürdürme arzusu. BU ANLATTIKLARIM ÜTOPİK ASLA DEĞİL! Ekonomik olarak da Öğretmenler olarak biz, bu yüzden baskı altındayız. Eğer farkettiyseniz sadece ekonomik olarak değil, toplumsal statü, saygı, değer, kurum içi güvenlik, özlük hakları vs. gibi konularında da günden güne eritiliyoruz. HEPSİNİN AMACI "GELECEK". Uzun yıllar boyunca eğitimi ayaklar altına alan, öğretmenle alay eden programlar, diziler, gençlik yaklaşımı adı altında neden pompalandı bu millete? Hababam Sınıfı da dahil. Neden bir doktorla, mühendisle ya da avukat ile alay eden, onları bir okul müdürü karakteri gibi düzembaz, paragöz, yalaka, kel, itici vs. vs. gibi gösteren bir program, film veya dizi yok. İşte sebep bu! EĞİTİMCİ EN ÖNCE ETKİSİZLEŞTİRİLMESİ GEREKEN KİŞİDİR mantığı. Ekonomi boyutuna takılıp da bu kadar "Neden, niye?" diye sormayın, daha büyük düşünün.
 
Uzun olacak şimdiden belirteyim :)
Bu foruma çok önceden üye oldum BÖTE nin ilk mezunuyum (odtü hariç) ama fazla yazmayı sevmem.
Birkaç ay önce pazarda alışveriş yaparken yerel bir kanal (hatta YouTube kanalı bile olabilir çok dikkat etmedim) “Ücretler nasıl yorumlarmısınız” dedi. Bende çok pahalı dedim hemen cevap verdi ama çok zam yok diyor esnaf dedi.
Dedim o zaman basit bir hesap yapalım geçen sene 100 lira alıyordum ben (bir zamanlar) orta kesim bir çalışandım. Şimdi bana zam! Yaptılar ve 115 lira alıyorum.
Geçen sene 50 lira kira, 25 lira ısınma-aydınlanma-su, 25 lira gıda ödüyordum.
Bu yıl TÜİK! tahminiyle kira 60 oldu elektrik-aydınlanma-su 35 oldu gıdaya 20 lira kaldı. Yani bırakın fiyat artışını fiyat azalması lazımki karnım doysun.
Dikkat: Ben asgari ücret bile olmadığım halde elime geçen tüm parayı sisteme aktarıyorum(kapitalizmin gözünü seveyim ;)) yani bana verilen para sadece EMANET! ben bu EMANETİ dolaşıma aktarırken kendim harcıyormuş gibi hissedip mutlu! oluyorum.
Peki ben karnını doyurmak zorunda olan bir canlı olduğuma göre param yetmediği için ne yapmam lazım? kredi çekmem lazım. Peki bunu ödeyebilecekmiyim Tabiki hayır. E nolacak batık kredi olarak sisteme geçecek. Üstelik hemenmi Tabiki hayır. Yapılandırma! diyecem borcu borçla kapatıcam e borç kapanmayacağı gibi daha da büyüyecek. Peki benim durumumda iyimser bir tahminle bu ülkede kaç kişi var 50 MİLYON! E bu kadar borç ne olacak. Nolacak güzel kardeşim BATIK! olacak önce resesyon sonra da KRİZ olacak...
Ben bunları anlatırken etrafta aydınlanan! baya bir yüz olmuştu. Ama bir önemi varmı HAYIR.
Daha ilgincini buraya yazayım biz ORTADİREK beyaz yakalıların şöyle bir özelliği vardı sadece temel gıda ile çiftçi-pazarcı değil kültür ihtiyacımız nedeniyle sosyal hayatı beslerdik. Arz-talep nedeniyle aktiviteler artar insanlar çatışmadan anlaşabilecekleri ortamlar bulurdu. Neo-Kapitalizm sayesinde artık ortadirek yok yani ya AÇsın ya zengin. Haliyle SOSYAL YAŞAM artık yokoldu. Peki bu ne anlama geliyor güzel kardeşim şu anlama geliyor artık YAŞAM=HAYATTA KALMAK=ilkel dürtülerimizle hareket etmek.
Bunun sonu ne olur? Ne olacak herkes hakettiği! Hayatı yaşaYAmayacak çoğunluğun hakettiği CEZAYI hepimiz çekicez
Gelelim neden burada fazla paylaşım yapmıyorum kısmına: Özellikle son yıllarda buraya yorum! yazan öyle tipler gördüm ki (mesela aşı konusunu bir okuyabilirsiniz) bırak öğretmen! olmayı kendini gerçekleştirmiş bir birey olması bile mümkün olmayan tipler var. Ve eğitimin hemen hemen her kademesinde çalışmış biri olarak bu tip!lerin gerçekten öğretmen olduğunu biliyorum. Yani çok zorlandım bir kaçına direk yazmak istedim
“HOCAM! deve sidiğini bir hafta boyunca iç sonra git bir yatırda debelen 10 güne sorunun çözülür bana bir dua okursun” diye ama gerek bile duymadım.
Sonuç: Aynen katılıyorum İNSAN GİBİ YAŞAMAK İÇİN o çöpçüler zam aldı. Ama onu bile haketmeyen ( içimizde öğretmen! yapılmış yüzbinlerce organizma) öyle çok unsur varki daha da beter olalım istiyorum.
Çok yakında asgari öğretmen! olmamız dileğiyle...

Hocam sen yazmazsan ben yazmazsam nasıl olacak o zaman? Meydan cehaleti yüceltenlere kalırsa buradaki herkesin cahil olduğu yanılgısına kapılabilirsiniz pekalâ. Kitap yazacak kadar bilgisi olan, senaryo yazan arkadaşım vardı mesela, cahil bir öğretmenle tartıştı burada, foruma küstü gitti o da.

Evet öğretmen kalitesinde düşüş var. Ama bu düşüşü de sadece öğretmenlere atfedemeyiz.

Birincisi; hiçbir şey ekonomiden bağımsız değil. Antik yunanda felsefe yapabilen hemen hemen her filozof refah içinde yaşıyordu. Asgari ücretle çalışan, geçim derdiyle boğuşan, canını dişine takıp günde 10 saat çalışıp eve gelen biri düşünmeye nasıl zaman ayırabilir ki. Öğretmenler de geçim derdiyle boğuşuyor. Bu da hem bilişsel yük yaratıyor, hem ek iş vs. peşinde koşturan öğretmenin kendini geliştirmesine zaman kalmıyor.

Sokrates "yoğunluğun yavanlığından kendinizi sakının" diyor. Maddi olanaklar yüzünden, gezmeye, hobilere, sanata, hatta kitaba bütçe ayıramayan öğretmen vasat altı bir seviyeye düşüyor, yavanlaşıyor. Evet öğretmenlerde şu an böyle bir talep olmayabilir, ama arz da talebin oluşmasını sağlıyor. Şu an bisiklet alma isteğiniz olmayabilir ama size bir bisiklet versem binersiniz yani. Kısacası yavanlaşan, vasatlaşan bir öğretmenin öğrencilerin ufkunu açması, iyi öğrenciler yetiştirmesi de beklenemez. Kendi para problemiyle uğraşırken idealist öğrenciyi nasıl yetiştirsin. Şu an öğrencilere sorun hele bir, hiçbirinde idealizmin kırıntısı yok. Hepsi havuzlu villa, jipe binme, zengin olma hayali kuruyor. Doktor olayım insanları tedavi edeyim, öğretmen olayım insan yetiştireyim vs. gibi idealler yok yani. Bundan sadece dizileri, tv'deki yozlaşmayı suçlayamayız. Biz de onlara örneğiz. Ek iş peşinde koşarken, öğrencilere "parayı boşver, idealist ol" diyebilen öğretmen ne kadar samimi gelir ki?

Avrupa'nın ortaçağ karanlığından çıkmasını sağlayan şey de ekonomik genişlemeydi. İspanya, İngiltere, Fransa, Hollanda gibi ülkelerin köle ticareti sayesinde veya keşiflerle getirdikleri altın/gümüş sayesinde yaşanan zenginleşmeydi. Rönesansa kadar sadece kilise resimleri yapabilen ressamlara, zenginleşen insanlar resim sipariş etmeye başlayınca Avrupa sanatı gelişebilmiş. Zenginleşme dalga dalga eğitim, bilim, adalet vs. gibi diğer alanları da etkilemiş.

İkincisi; niceliği artırmaya çalışınca nitelik düşüyor haliyle. Eşyanın tabiatı böyle. Bizim de böyle. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki öğretmen kalitesi ile şimdikini bir tutabilir miyiz? Tevfik Fikret gibi yazarlar edebiyat öğretmenliği yapıyormuş mesela. O zamanlar öğretmenler aydın insanlardı yani. 2000'lere kadar da öğretmenler cidden aydın insanlardı. Bu öğretmenlerin verdiği eğitimin sonucu olan diploma da gerçekten işe yarıyordu. O diplomaya sahip olanın yeterliliğini gösteriyordu. Ama nüfus arttıkça oluşan eğitim ihtiyacını karşılamak için öğretmen yetiştirme fonksiyonunu ölçekleyemedi bu ülke. Zor bir iş, büyük bir operasyon zaten. 2001'de üniversiteyi kazandığımda 71 üniversite vardı, şu an 200 civarı üniversite var. Bazı bölüm başkanlıklarında, hatta fakültelerde profesör yok, buna tıp fakülteleri de dahil. Ki akademi de batakta zaten. Prof, doç gibi akademik ünvanların da içi boşalıyor. Diploma enflasyonu yaşanıyor. Tez yazan şirketler vs.

Tabii bizim lise yıllarında da "bu adam nasıl öğretmen olmuş ya" dediğimiz insanlar vardı. Azınlıktalardı ama varlardı. Bugün bu öğretmenlerden daha çok görüyoruz. Sadece öğretmenler odasında değil, sosyal medyada veya bu forumda. İnternet onlara varlık gösterebilme imkanı sağladı. Bu da cahil sayılabilecek öğretmen sayısının olduğundan fazla görünmesine yol açıyor.

Üçüncüsü; insanları doğrudan değiştiremeyiz. Karşıt görüşte olduğunuz biriyle istediğiniz kadar tartışın. Değişmez. Ama insan son derece adaptif bir canlı. Cahil bir insanı eğitimliler arasına koyarsanız, bir süre sonra "ben de bunları yapayım" der, kitap okumaya, kendini geliştirmeye başlar. Buna örnek teşkil edebilecek birçok sosyal psikoloji deneyi var.(bkz: asch deneyi) Siz yazarsanız ben yazarsam, biz burada varlık gösterirsek, bu ortam da dönüşür, öğretmenler de dönüşür. Ama ekonomik şartlar değişmeden bunun için çok daha fazla enerji harcamak gerekir.

İkinci maddede bahsettiğim sebeple aynı şekilde, cehaletin yüceltildiği, vasatlığa övgü dizilen bir ortamda, öğretmenin de bundan nasibini almaması beklenemez. Susarak, bildiğimizi paylaşmayarak buna biraz da biz sebep oluyoruz. Sükut ikrardan gelir. Bu insanlar hem onaylandıklarını zannediyorlar hem de biz yalnızlaşıyoruz, yalnız hissetmeye başlıyoruz. Zaten başka bir sebebi yoksa(mesela bir projeye odaklanmışsınızdır ve yazmaya zamanınız yoktur) sessizce olanları, konuşulanları izleyip tepki vermemek, psikolojik olarak hiç sağlıklı değil.

Tüm bu sebepler yüzünden konuşmamız gerek. Öğretmenlerin ekonomik durumlarını dile getirmesi, maaşlarının iyileştirilmesini istediklerini göstermesi gerek.

"Bu maaşı bile hak etmeyenler var" diye düşünüyor olabilirsiniz ama ya hak edenler ne olacak? Bunları birbirinden ayırmanın bir yolu şimdilik yok maalesef. Ortada bir ölçüm problemi var. Aldığımız maaş, bir standarda göre belirleniyor. Ek ders ölçümünün ise fabrika işçisinden farkı yok, saatle ölçülüyor. İyi bir öğretmenin verdiği eğitimin kalitesi ile kötü bir öğretmenin verdiği eğitimin kalitesi bir tutuluyor. Bu yüzden maaş iyileştirmesinin herkes adına yapılması gerekiyor.

Kısacası herkes vakti olduğu ölçüde yazsın, başka başlıklarda bilgi de versin, başka başlıklarda çeşitli konularda da tartışsın. Ama saldırmadan, hakaret etmeden tartışsın. Gelişim bu şekilde mümkün.
 
Son düzenleme:
arkadaşlar ek ders olduğunu bile düşünsek onunda saati 20 lira bile değil, usta 15 dakikalık bir iş yapıyor 50 lira, berber yarım saat saç kesiyor 50 lira, tamam özlük haklarıyla ilgili bir çok sıkıntı var ama insanlar geçim olmadan diğer şeyleri düşünemiyor öncelikle
 
böyle buyurdular zerdüş, işinize gelince öyle gelmeyince böyle çevir kazı yanacak......
 
Kıyaslayan sizinle aynı düşüncedeki arkadaş hocam İtalya da zam yok demiş bende İtalya'nın küçülme oranını yazdım. Açıp okumadınız belli. İtalya istatistik kurumu ve Anadolu Ajansının yalancısıyım. İktidarla benim işim yok ama sizin derdiniz çok galiba nefretiniz gözünüzü görmez etmiş maalesef. İnsafı da elden kaybetmişiniz.
hükümeti eleştirince insafı kaybetmiş mi oluyoruz
 
böyle buyurdular zerdüş, işinize gelince öyle gelmeyince böyle çevir kazı yanacak......

Ne biliyim yani ne deyip ne diyeceğine ahahaha:D

Bundan sonra sözüm size değil @pajero hocam. "Zerdüş" diye laf sokmuşsunuz ama kızmadım. İnşallah siz de kızmazsınız. Saygılar hürmetler.

Sonuçta hayat mücadelesi içinde hepimiz zorunlu olarak bir yerlere geliyoruz. Herkesin bir hayat hikayesi var(bkz: sonder). İkili ilişkilerde de sendikadan, siyasi partilerden, kendini eğitmişlik düzeyinden bağımsız olarak, çok iyi insanlar tanıdım. Burada laf sokma çabası içinde olan insanlarla aynı okulda çalışsak gayet güzel anlaşırız muhtemelen veya okullarındaki bir öğretmenin başı sıkıştığında hepsinin yardıma koştuğunu, yardımsever ve iyi insanlar olduğunu düşünüyorum. Ama insan davranışları sosyal medyada ve gerçek hayatta birbirinden çok farklılaşıyor.

Çünkü Schopenhauer'ın dediği gibi "Gerçekte vahşi ve korkunç bir hayvandan başka bir şey değildir insan. Biz, onu evcilleştirilmiş ve dizginlenmiş haliyle tanıyoruz ki uygarlık dediğimiz şey de budur. Bu yüzden de arada bir gerçek tabiatı ortaya çıkınca dehşete kapılıyoruz." Gerçek hayatta gayet iyi olan insanlar anonimliğin getirdiği bir rahatlama ile bambaşka birine dönüşebiliyor.

Ayrıca "Windows'ta şu sorunu nasıl çözeriz?" başlıklarında herkes cehaletini kabul edebiliyor ama mesele kültür, edebiyat, bilim, felsefe, sanat vs. olunca insanlar cehaletinin farkına varmaktan hoşlanmıyor. Ego devreye giriyor. "İkimiz de öğretmeniz o zaman ben bu herifi niye dinleyeyim" diye düşmanlık başlıyor. Aynı mesleki statüdeyiz çünkü. Kendine yediremiyor. Sonra başlıyor laf sokmalar. Laf sokma psikolojisinin arkasında böyle bir patolojik sebep olduğunu düşünüyorum.

Bu başlığı boşverin, forumda çıkan tartışmalara, laf sokmalara bakın, çoğunda aynı cahil egosunu görürsünüz. Biri ekonomi ile ilgili güzel bir yazı yazıyor mesela, savını argümanlarla destekliyor, cahil egosuna sahip tipler "böyle bir şeyi yazamam, ama yazdığı şey benim ideolojime ters, o halde dur şuna bir laf sokayım da rahatlayayım" diye tartışma başlatıyor.

Oysa bu arkadaşların da ek iş deneyimi, hayat deneyimi vs benden fazla. Anlattıklarında da saygıyla dinliyorum/okuyorum. Bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.

Çoğu konuyu da burada yazmıyorum üstelik. Zaman buldukça bilim, felsefe, sanat, edebiyat, gibi konuları ekşisözlük'te yazıyorum. Burada da bu konularla ilgilenen, hoşuna gidecek birçok meslektaşım olduğuna eminim. Oralarda denk gelmişizdir belki.

Ayrıca "bütün parçaların toplamından fazlasıdır" ilkesi gereğince, bazı insanlar yanyana geldiğinde grup dinamikleri başgöstermeye başlıyor. Bizim taraf ve onların tarafı oluşuyor. Bunun üzerine bir de seyirci etkisi binince, görüşü yanlış da olsa, insanlar geri atmıyor, samimi bir sohbet imkanı kalmıyor. Suçlamalar başlıyor. İyi yazan insanlar, kıt görüşlü bu kesim tarafından gösterişçi, entel, ukala, üstten bakan, şovmen, elit vs. gibi sıfatlarla niteleniyor. Seviye bu derece düşmüş yani. Kaliteli bir tartışma yapmak istediğinizde, yazınıza bir nitelik kattığınızda, birkaç alıntı eklediğinizde bunlarla suçlanıyorsunuz.

Bunlara hazırlıklıyım uzun zamandır. "Sen şöylesin sen böylesin" "İşine geldiğinde öyle işine geldiğinde böyle konuşuyorsun" gibi sözler, hakikate ulaşmaktan uzak saçma sapan argümanlar, sinsi sinsi laf sokmalar, önyargılarla dolu varsayımlar vs. Hiçbirini kişisel algılamıyorum.

Burada laf sokan, en karşıt cevabı veren arkadaşlarla bile, ikili bir sohbet etseydik, ortak noktada anlaşacağımız bir çok şey olacağını biliyorum çünkü. Ama burada mümkün olmuyor. Seyirci etkisi fikirden vazgeçme maliyetini yükseltiyor. Ama günün sonunda laf sokan kişi de "hımm böyle bir şey de varmış" diyordur diye umut ediyorum. Çünkü ben her seferinde kendimi sorguluyorum. Bu ülkede sadece benim gibi düşünen insanlar yok nihayetinde. Birbirimize tahammül ederek, biraz huzursuzlukla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.

Maaş konusunun dışında bir gönderi oldu. Ama birbirimizi anlamamız gerekiyor. Tartışma konusu da bir problem ve çözülmesi gerek, dile getirilmesi gerek. Bunu dile getirmek istedim.
 
Son düzenleme:
Öğretmenim demeye utanıyorum kamu diyorum meslek soranlara bu maaş ile bir de utanmadan çok yüksek performans beklenmiyor mu birde bunu aklım almıyor
geçen müdür aradı bakın teknofest diyor 4006 diyor vs vs dedim ek ders ? ek ders yok dedi o zaman kendine iyi bak müdürüm dedim yapacak bişey yok kimse kusura bakmasın o kadar emek veriyoruz değer 0 bari ücretini versinler
 
geçen müdür aradı bakın teknofest diyor 4006 diyor vs vs dedim ek ders ? ek ders yok dedi o zaman kendine iyi bak müdürüm dedim yapacak bişey yok kimse kusura bakmasın o kadar emek veriyoruz değer 0 bari ücretini versinler
Erikleri nerede diktin hocam? Kaç dönüm? Getirisi nasıl acaba? Sana zahmet yeşillendir bizi. Ben ceviz düşünüyorum ama onun geri dönüşü biraz uzun oluyor malum.
 
geçen müdür aradı bakın teknofest diyor 4006 diyor vs vs dedim ek ders ? ek ders yok dedi o zaman kendine iyi bak müdürüm dedim yapacak bişey yok kimse kusura bakmasın o kadar emek veriyoruz değer 0 bari ücretini versinler
0 değil hocam ödülleri var. Para dersen para, tabi kendine güveniyorsan, ama erik dikmek daha kolay gelir kapısı BT öğretmeni için! Paradan büyük ödülü de var diyeceğim de ne faydası olur bilemiyorum. Bazı arkadaşlar müreffehlikle idealistliği doğru orantılı gösteriyorlardı. Bakın 400 kök erikte olsa idealistlik olmuyor demekki. İnsanoğlunun bir vadi altını olsa bir daha ister gözünü en son toprak doyurur. Hadis-i Şerif
 
Son düzenleme:
0 değil hocam ödülleri var. Para dersen para, tabi kendine güveniyorsan, ama erik dikmek daha kolay gelir kapısı BT öğretmeni için! Paradan büyük ödülü de var diyeceğim de ne faydası olur bilemiyorum. Bazı arkadaşlar müreffehlikle idealistliği doğru orantılı gösteriyorlardı. Bakın 400 kök erikte olsa idealistlik olmuyor demekki. İnsanoğlunun bir vadi altını olsa bir daha ister gözünü en son toprak doyurur. Hadis-i Şerif
he he aynen öyle hocam
 
Erikleri nerede diktin hocam? Kaç dönüm? Getirisi nasıl acaba? Sana zahmet yeşillendir bizi. Ben ceviz düşünüyorum ama onun geri dönüşü biraz uzun oluyor malum.
BT öğretmenin erik dikmesi bazı arkadaşların zoruna gitmiş hocam :) boşver cevizi felan uygulama yazmak site yapmak lazım vs vs :)
 
0 değil hocam ödülleri var. Para dersen para, tabi kendine güveniyorsan, ama erik dikmek daha kolay gelir kapısı BT öğretmeni için! Paradan büyük ödülü de var diyeceğim de ne faydası olur bilemiyorum. Bazı arkadaşlar müreffehlikle idealistliği doğru orantılı gösteriyorlardı. Bakın 400 kök erikte olsa idealistlik olmuyor demekki. İnsanoğlunun bir vadi altını olsa bir daha ister gözünü en son toprak doyurur. Hadis-i Şerif

Kıymetli hocam hayat görüşünüz inancınızdan alınan referanslar ile dizayn edilmiş olabilir; ben ve diğer herkes buna saygı duyarız ve duymak zorundayız. Anlayışlarımız farklı olabilir ve olmalı da. Ancak o zaman doğrunun ne olduğunu idrak ederiz.

Siz manevi haz almakla idelizmi doğru orantılı görebilirsiniz, ama ben müfeerreh bir hayatın sadece manevi hazla olamayacağını ve maddi olarakta bir doygunluk olması gerektiğini düşünüyorum.

Bir Sinoplu Diojen değilim ki Sezar'a "gölge etne başka ihsan istemem!" diyeyim, veya bir sufi değilim dünyadan el ayak çekeyim, bende bir adem oğluyum yaşamak, görmek, bilmek isteyen. Nasihatlarla, afaki ihtimallerle, manevi hikayelerle yeterince nefsimi doyurdum, bu kadarı kafi.

Mümkünse çoluk çocuğuma onları mutlu edebileceğim maddiyat isteme hakkım olsun.

Önceki mesajımda da belirttiğim gibi idelizmi ve ideal insanı cümlerle anlatmak, çizmek kolay. Yaşadığımız çağ 21.yy ve sizde bilişim alanında emek üretiyorsunuz. Yaşamın sadece bizim dar çevremiz ile açıklanamayacağını, öznel düşüncelerimizin farklı coğrafyalarda ve farklı zamanlarda ederinin farklılaştığını eminim benden çok daha iyi biliyorsunuzdur.

Maddiyat olmadan ideal insan olunabileceğine dair görüşünüzü kabul etmediğimi belirtmek isterim.

Herkes elindeki nimetlere bakmayı bilmeli en az kazanan da başka nimetler yönünden diğerlerinden üstün olabilir. Fırsatçılık ve kaht-ı rical değerlendirmenize ise katılıyorum.

Hayatın realitesini inanç ve felsefi görüş ile dizayn ederseniz, karşınıza daima "olabilir" tarzında nesnel olmayan cevaplar vermek zorunda kalacağınız sorular çıkacaktır.

Teşekkür ederim.
 
Son düzenleme:
Bazı arkadaşlar çok şükür yazmış. Evetttt çok şükür... AMA Şükrümüz şunadır: Elhamdülillah az da olsa 15inde yatan maaşımız var. Bizim durumumuzdan beter milyonlar var. Örnek Okulun kantincisi.... 1 yıldır iş yapmıyor kredi çekti ödeyemiyor. Çok şükür ama bu demek değil ki maaşımız yeterli. Asla değil. Şükretmek alın terimizin karşılığını istememek değildir.

Bazı arkadaşlarımız da Almanyayı falan yazmış. Bir proje vasıtasıyla 15 gün Almanya da kaldım. Çalışıp Üretiyorlar arkadaş... Gittik işte okullarına köylerine. Abartısız aramızda en az 50 sene var. Adamların alım gücünü kıskandım. Alacağımız şeyleri 8-9 ile çarpmaktan matematik profu olduk. Ama o alım gücü oturduğun yerden artmıyor. Merkelin odasını görmüşsünüzdür sosyal medyada, bir de bizim her hangi bir kurumun müdürünün odasına bakın. Allah böyle bir topluma vermez. Sorsan %99 u Müslüman toplumun. Elin Almanı senden daha fazla Müslüman gibi yaşıyor. Sen 5 vakit secdeye varıp insanını nasıl kazıklayacağını düşünüyorsun.
Karanlığa küfretmek yerine bir mum yakalım.
 
Son düzenleme:
Kıymetli hocam hayat görüşünüz inancınızdan alınan referanslar ile dizayn edilmiş olabilir; ben ve diğer herkes buna saygı duyarız ve duymak zorundayız. Anlayışlarımız farklı olabilir ve olmalı da. Ancak o zaman doğrunun ne olduğunu idrak ederiz.

Siz manevi haz almakla idelizmi doğru orantılı görebilirsiniz, ama ben müfeerreh bir hayatın sadece manevi hazla olamayacağını ve maddi olarakta bir doygunluk olması gerektiğini düşünüyorum.

Bir Sinoplu Diojen değilim ki Sezar'a "gölge etne başka ihsan istemem!" diyeyim, veya bir sufi değilim dünyadan el ayak çekeyim, bende bir adem oğluyum yaşamak, görmek, bilmek isteyen. Nasihatlarla, afaki ihtimallerle, manevi hikayelerle yeterince nefsimi doyurdum, bu kadarı kafi.

Mümkünse çoluk çocuğuma onları mutlu edebileceğim maddiyat isteme hakkım olsun.

Önceki mesajımda da belirttiğim gibi idelizmi ve ideal insanı cümlerle anlatmak, çizmek kolay. Yaşadığımız çağ 21.yy ve sizde bilişim alanında emek üretiyorsunuz. Yaşamın sadece bizim dar çevremiz ile açıklanamayacağını, öznel düşüncelerimizin farklı coğrafyalarda ve farklı zamanlarda ederinin farklılaştığını eminim benden çok daha iyi biliyorsunuzdur.

Maddiyat olmadan ideal insan olunabileceğine dair görüşünüzü kabul etmediğimi belirtmek isterim.



Hayatın realitesini inanç ve felsefi görüş ile dizayn ederseniz, karşınıza daima "olabilir" tarzında nesnel olmayan cevaplar vermek zorunda kalacağınız sorular çıkacaktır.

Teşekkür ederim.
Hocam tabiki dünyadan nasibimizi arayacağız isteyeceğiz bunda hemfikiriz ama bunu idealizm ile bağdaştırmak ve orantılamak yanlış ben bunu örneklendirmeye çalışıyorum. Diyojen olmayalım tabi ama Aristippos ya da Kirene okulu öğrencileri gibi de olmayalım diyorum. Mesajımdaki olabilir ifadesini bunda hata payı olduğunu düşündüğüm için değil tam tersi mümkünlük anlamında ve nezaketen haddi aşmamak için kullandım. Yoksa Allah'ın mutlak adil sıfatı gereği herkese adil davranarak maddi kazanç olarak en alttaki kişiye de başka nimetler verdiğine kesinlikle inanıyorum. Hayatın gerçeklerini ise ben tasarlamıyorum sadece anlamlandırmaya çalışıyorum. Bunda inancım elbette dayanağım. Ama bu konuda benim için ihtimaller ya da nesnel olmayan cevaplar yok çok şükür.
 
sahici şeyler konuşmak mı?aklı selim herkes maasın nasıl eridiğini anlar alışverişe cıktıgında,temel ihtiyaclar nasıl artıyorsa maas da artmalı basit bi matematik!ama parti memurlugu tamamen gozunuzu kapatırsa tabiiki her sey mubah size gore!gidip kimsenin anadolu tabiriyle ozegini sık demiyor kimse demokratik hak talebini dile getiriyor ama buna bile tahammulunuz yok!yazıklar olsun
 
BT öğretmenin erik dikmesi bazı arkadaşların zoruna gitmiş hocam :) boşver cevizi felan uygulama yazmak site yapmak lazım vs vs :)
Zoruma erik dikmeniz değil ona gösterdiğiniz çaba kadar hatta daha fazlasını BİZ için ülkemizin geleceği için göstermemiz gerekirken müdürünüze maddi bakış açısıyla verdiğiniz cevap ve bunu burdan iyi birşey gibi paylaşmanız gitti. Karşılıksız yada başlangıçta karşılıksız gibi görünen bir şeyi yapmak istemeyebilirsiniz ama unutmayın eğitimde ürün erik gibi 3-5 sene sonra çıkmaz. 10 sene belki 20 sene belki bir nesil sonra ortaya çıkar. O yüzden siz zihinlere birşey ekmiyorsanız ya da usandıysanız bile bırakın başkaları yapsın kötü örnek olmayın üründen sonuçta siz de faydalanacaksınız çünkü. Eğer bilişimle ilgili şeylerin faydalı olmadığına inanıyorsanız tarımla ilgili çalışın ama öğretmenseniz bari Tarım liselerine filan geçin tabi sadece kendinize faydalı olmak istemiyorsanız.
 
Zoruma erik dikmeniz değil ona gösterdiğiniz çaba kadar hatta daha fazlasını BİZ için ülkemizin geleceği için göstermemiz gerekirken müdürünüze maddi bakış açısıyla verdiğiniz cevap ve bunu burdan iyi birşey gibi paylaşmanız gitti. Karşılıksız yada başlangıçta karşılıksız gibi görünen bir şeyi yapmak istemeyebilirsiniz ama unutmayın eğitimde ürün erik gibi 3-5 sene sonra çıkmaz. 10 sene belki 20 sene belki bir nesil sonra ortaya çıkar. O yüzden siz zihinlere birşey ekmiyorsanız ya da usandıysanız bile bırakın başkaları yapsın kötü örnek olmayın üründen sonuçta siz de faydalanacaksınız çünkü. Eğer bilişimle ilgili şeylerin faydalı olmadığına inanıyorsanız tarımla ilgili çalışın ama öğretmenseniz bari Tarım liselerine filan geçin tabi sadece kendinize faydalı olmak istemiyorsanız.
beni tanımadan yaptığım ya da yapmakta olduğum çalışmaları bilmeden konuşmaya devam edin saygılar sevgiler :)
 
Diyojen olmayalım tabi ama Aristippos ya da Kirene okulu öğrencileri gibi de olmayalım diyorum. .

Çok uç nokta da bir örnek veriyorsunuz farkında mısınız sayın hocam? Siz en alttaki insanın sahip olduklarına bakıp şükretmesinin karşısına felsefi amacı salt haz olan bir anlayışı koyarak buradaki serzenişleri değersizleştirip utanılması gereken bir ayıp haline dönüştürüyorsununuz.

Wikipedia' Alıntı:
Kirene (Kyrene) okulu, Kireneli Aristippos tarafından kurulmuş olan hedonist bir okuldur.
Kinizmin feragatçı ve katı ahlaki tutumlarına karşı hazcı, rahat ve eğlenceli bir yaşam anlayışının savunucuları olmuşlardır.

Kaldı ki bu düşünce bile var olan insan dünyasının bir parçası ve o anlayış olmadan sizin düşüncenizin anlam kazanması mümkün değil. Bu düşünce anti tez olarak orada duruyor ve onu referans alarak kendi tezinizin geçerliliğini ortaya koymaya çalışıyorsunuz.

Maksadımız maaşımızın yetersizliği üzere kelam etmekti, buradan hazcılık noktasına ulaşmak için bizim marsa kadar yolumuz var.


Mesajımdaki olabilir ifadesini bunda hata payı olduğunu düşündüğüm için değil tam tersi mümkünlük anlamında ve nezaketen haddi aşmamak için kullandım. Yoksa Allah'ın mutlak adil sıfatı gereği herkese adil davranarak maddi kazanç olarak en alttaki kişiye de başka nimetler verdiğine kesinlikle inanıyorum.

Tekrar belirteyim inanç temelli dünya görüşünüze saygı duyuyorum ama, işsizlikten, yoksulluktan, yokluktan, sahipsizlikten hayatına son veren insanların sahip olduğu hangi nimet buna neden oluyor. Dışarı çıktığınızda çöp konteynırlarında yiyecek arayan hangi insana maadi nimet dışında sahip olduğu diğer nimeti karşılaştırma cesareti göstereceğiz.

Aslında konuyu çok dağıtmak da istemiyorum. Konu gereğinden fazla uzadı diye düşünüyorum. Mesajıma yazmış olduğunuz (kırmızı) cevapla nihayete ermiştim. Fakat başka bir arkadaşa cevap verirken

Bazı arkadaşlar müreffehlikle idealistliği doğru orantılı gösteriyorlardı.

şeklinde iğnelemenize istianeden yazmaya karar verdim. Salt maddiyatla idealizm olacağını ifade etmedim
Burada benim size cevabım sizin de bana cevabınız yer alıyor.
Para yaşamak için bir araç olabilir, fakat fazla yokluğu onu amaç haline getirir ve ahlaki yozlaşma başlatır. İnsanlar aç veya korktuklarında olumsuz her şeyi yapabilme potansiyeline taşırlar. Bizim camia dediğiniz kesim toplumun en müferreh kesimlerinden olmalı ki etrafına ilim yaysın. Bakın etrafınıza ek iş yapan, ek ders kovalayan, özel ders arayan, halı, bal, çanak çömlek satan, emlakçılık yapan meslektaşlarınızla dolu. İdeal insanı birkaç cümle ile çizmek tanımlamak oldukça kolaydır. Onu ortaya çıkaran dinamikleri inşa etmek "evet inşa etmek" asıl maharet olan budur. Var mı bizim kısa - orta - uzun vade de böyle bir umudunuz? Dedem zamanında yokluk, babam zamanında yokluk, bizim zamanımızda yokluk... içinden geçtiğimiz süreç ne zaman bitiyor?
Bu sorunuza şöyle cevap vereyim. Üniversiteden mezun olduğumuzda her birimiz idealisttik. Yeter ki atanayım. yurdun neresinde olursa olsun görev yaparım. Maaşına da zaten razı olarak ya da olmak zorunda kalarak bu mesleği seçtik. Aldığımız maaşlar son bir iki yılı geçersek atandığımız zamana göre iyi durumda. Daha iyisini istemeyelim mi tabi ki isteyelim. Ama insaf ölçüsünde diyorum. Hele bu dönemde bunu dillendirmek bana acı geliyor. Mal mülk olarak mezun durumumuza göre daha iyi durumdayız birçoğumuz ama ya idealistlik olarak. Daha müreffeh bir hayatı olsa daha mı idealist olacak insanlar tartışılır. Açıp tarihe bir bakalım idealist insanlar müreffeh bir hayat mı sürmüşler. Bu yazdıklarımdan aynı kalalım geriye gidelim. Afrika'ya benzeyelim gibi anlamlar çıkarmazsınız umarım. Demem o ki idealist insan her zaman idealisttir güçlüdür. içinde bulunduğu durumdan çok o içinde bulunduğu durumu şekillendirir. Sadece maddiyata bağlamak yanlıştır.

size idealistliği tanımlamak istemedim idealist olmak için maneviyatın yanında maddiyatın da gerektiğini ifade etmek istedim.

Basit bir maaş konusunun bu kadar dallanıp budaklanması gereksiz bir hal alıyor.
Katkınızdan dolayı teşekkür ederim.
 
Geri
Üst