Yastık altı altınlar nereye?
Küresel finansçıların yayın organı Wall Street Journal bir ara 5000 ton civarındaki yastık altı altınlarını Türkiye’nin nakit açıklarını kapatma ya da yeni para yaratma aracı olarak öneriyordu.
Yani halktan yastık altı altınları bankalar aracılığıyla toplayıp Merkez Bankasına koyacaklar. Büyük miktarda munzam karşılık olan %20 sayesinde Merkez Bankasında önemli oranda altın toplanacak.
Altınlar Merkez Bankasında toplandıktan sonra da nasıl olsa yetkililer kâğıt dolar temin etmede kullanmak isteyeceği için altınları yurt dışına uçurmak yani buharlaştırmak kolaylaşacak.
Söyleyip durduğumuz gibi nakit sıkıntısı hat safhaya varmış durumda. 760 milyar dolarlık ekonomide sadece 53 milyarlık para artık ekonomiyi döndürmüyor. BDPS içinde devletin yeni fiziksel para basması yeni borç anlamına geleceğinden, borçlanma faizi de İtalya ve İspanya gibi ülkelerden daha yüksek olduğu için para yaratabilecek başka yöntemler arıyorlar.
Paradigma felci olmuş yani BDPS dışında bir çözüm düşünemeyen Merkez Bankası yetkililerimiz zannederim yurt dışından gelen önerilere kulak vermiş olmalılar ki altında kısmi rezerv uygulamasına geçtiler.
BDPS’ci elitler dünyanın her yerinde altını ve değerli madenleri Kısmi Rezerv Sistemi (KRS) sayesinde servetine katarken bizde de Merkez Bankası kararı ile altın üzerinden tehlikeli bir uygulama başlatılmış oldu. Bunu yastık altındaki altınların buharlaşmasıyla sonuçlanabilecek bir operasyon olarak görebilirsiniz.
Başta katılım bankaları olmak üzere herkesi yastık altındaki altınları toplama telaşı sardı. Çünkü topladıkları altının 5 katı kadar para yaratabilecekler. Ortalık yastık altı altın reklamından geçilmiyor.
Reklamların birisini hırsızlara mı danışarak yaptılar diye gerçekten merak ediyorum. Yüklük, baca deliği, maket gemi içi, abajur, oyuncak araba, tencere, buzdolabı, saksı, saat içi vs ne varsa insanların koyabilecekleri akla hayale gelmeyen yerleri reklamlarına yerleştirmişler. İnsanlara korku aşılayıp panikletip altını bankalara yatırsınlar diye...
Bazıları altın çekilebilecek ATM makinesinden bahsediyor. Ama Kısmi Rezerv Sistemiyle mevcut fiziksel altının 5 katı gerçekte var olmayan sanal altını nasıl havadan yaratıp vereceklerinden hiç bahsetmemişler. Öte yandan önemli kısmının böyle derdi de yok. Onlar yatırılan altını nakde çevireceklerini ve geriye hiçbir şekilde altın vermeyeceklerini söyleyerek dürüst davranıyorlar.
“Zeytinyağı Bankacısının Sonu“ hikâyesinde fiziki maddelerle kısmi rezervin çalışmadığını anlatmıştık.
Öncelikle 1345’lerde İtalya’daki Venedik merkezli çöküşün nedeninin altın üzerinden KRS uygulaması olduğunu hatırlatalım. Öte yandan altın gibi kıymeti kendinde menkul fiziksel bir malı KRS’ye direk soktuklarına göre önemli gerekçeleri olmalı.
Merkez Bankasının yastık altındaki altını çekme gerekçeleri ekonomiye likidite sağlamak. Para basmak için hiç bir kritere gerek olmayan bu sistemde, altını toplamanın - bilgisizlik dışında - iyi niyetli bir mantığı yok.
Onları öğrenilmiş çaresizlikleri içerisinde bırakıp uygulamanın tehlikeli sonuçları konusunda en azından ellerinde altın bulunduran vatandaşları uyaralım. Gerçi vatandaşlarımız altın konusuna gelince belki uyarılmaya gerek bile duymayabilir. Ama biz görevimizi yapmış olalım.
Önce altının Kısmi Rezerv Sistemi (KRS) içerisinde neden çalışmayacağını yeniden hatırlatalım.
Yastık altında 5000-6000 ton altın olduğunu tahmin ediyorlar. Zor ama diyelim bunun 3000 tonunu vatandaş götürüp yatırsın. 3000 ton altın yaklaşık 160 milyar dolar yani 280 milyar TL ediyor. KRS ile kısmi rezerv oranı %20 olduğuna göre bankalara bu kadar altına karşılık 15 bin ton altın var gibi sanal altın yaratma yetkisi verilmiş oluyor.
Yani 3000 ton gerçek fiziksel altın kaldıraçlama etkisiyle aslı yok tarlasındaki 12 bin ton altının sanal olarak yaratılması için kullanılabiliyor.
Fiziksel olarak mümkün değil. Dünyada bilimin geldiği noktada hiçbir teknoloji ve bilgiyle altını yoktan var etmeyi başaramazsınız. Ama bankalar KRS ile parayı kredi vermek suretiyle yoktan var edebildiği için onların yetenekleri bilimi de aşıyor.
Üstelik bu altına faiz ve kar payı da verilecekmiş. Sanal olarak yaratmada üstlerine yok. Ama iş dönüşe geldiğinde yetenekleri bitiyor. 12 bin ton sanal altın %1.5 faiz veya kar payıyla 180 ton altın ediyor. Yani Merkez Bankasının sahip olduğu altın rezervlerinden daha fazla. Üstüne üstlük bileşik faizin yıkıcı etkisi de üzerine eklenmedi. Sadece bir yıllık faturası bu.
Evet olayın sürdürülebilir olmadığı açık. Bu yüzden altını geri vermek gibi bir düşünceleri de yok. Çünkü vatandaşın altınını alacaklar yerine kâğıt para verecekler.
Neticede bir bankanın mesajındaki gibi düşünenlerin yastık altındaki altınları bir güzel buharlaşmış olacak.
Bankalardan birisi “Altın kabul günleri” şeklinde ilginç kampanya düzenlenmiş. Neyse efendime söyleyeyim bunlardan birisini sanki altınını yatırmak isteyen vatandaş gibi aradım. Kullanıcı düzeyinde bilgi almak için…
Banka yetkilisinin anlattığına göre altınınızı yatırıyorsunuz. Üç ay hiçbir şey talep edemiyorsunuz. Üç ay sonrasında ise altın varmış gibi elektronik hesap üzerinde hayali aldı sattı işlemleri yapabiliyorsunuz. En önemlisi de paranızı geri almak istediğinizde artık size kesinlikle altın verilmiyor. Yalnızca nakit para alabiliyorsunuz. Yakında da altın üzerinden %1.5-2.5 arası kar payı uygulamasına başlayacakları müjdesini veriyor.
Altın ve doları kontrol etmekte olan uzun süredir altın fiyatlarını baskılayan küresel elitler altını düşürebildikleri kadar düşürürler ve sonunda fiyatları da arttırıp Merkez Bankalarının elindeki altınlara karşın duvar kâğıdı maliyetindeki dolarları verirler. Böylece vatandaşın yastığının altındaki altınlar buharlaşıp MB kasasına oradan da Fort Knox’a mı gider yoksa başka bilinmeyen adalara mı siz düşünün.
BDPS düzeninde kâğıt paralar (fiat para) insanların servetlerini KRS sistemi ile çekmek için en önemli araç. Yani bu küresel sömürü düzeni paralar üzerinden dönüyor. Şu anda küresel elitler altın gümüş gibi malı eldeki kâğıt dolarlar üzerinden kendilerine aktarmakla meşgul haldeler.
Yeter dedikleri anda hiç kuşkunuz olmasın bu BDPS denilen, sürdürülmesi mümkün olmayan insanlığın yüz karası sistemi kendi elleriyle yeniden mühendislik yöntemiyle kurgulayıp tekrar başlatacaklardır.
Senaryolardan birisi de 1971 öncesinde olduğu gibi paranın altın veya gümüş tarafından desteklenmesi olabilir. Dünyadaki altın ve gümüşün çoğu da yine bunların ellerinde olduğu için miktarı tıraşlanmış yeni bir parayla karşımıza çıkacaklardır. Senaryolar içinde doların terkedilmesi dahil olmak üzere farklı seçenekleri mutlaka düşünüyorlardır.
İnsanları kaos ve panik ortamına sokabilecekleri ve bu ortamda kalan önemli servetleri de –ki bunlar devletlere ait servetlerdir-bu sırada kendilerine katacak kadar sanal para ellerinde mevcut. Yani ülkelerdeki Merkez Bankaları üzerinden bunu en doğal şekliyle başka seçenekleri kalmadığına inandırarak yapacaklardır. Ülkelerin Merkez Bankalarının ellerindeki altınları da bir güzel çektiklerinde artık yeni para sistemini başlatabilirler. Bu noktada altınlarından olduğuyla kalacak değerli yastık altı sakinleri.
“Önemli değil. Bu memleket çok banka, banker ve holding mağdurları gördü” diyenlere söyleyeceğimiz yok elbette.
Para basmak için hiç bir kritere gerek olmayan bu BDPS sisteminde, altını Merkez Bankası’na toplamanın gerçekten izah edilebilir bir açıklaması yok. Bu operasyonların sonucu vatandaşın yastık altındaki altınları önce Merkez Bankası’na oradan da büyük ihtimal seve seve dövize çevrilmek suretiyle yurt dışına doğru buharlaşacaktır.
Muhtemel bir dolar çöküşünde de artık ilgililer bu dolarları ne yapar derseniz... Polisten kaçarken dağ evine sığınan Escobar’ın ısınmak için 2 milyon doları kâğıt niyetine yakma hikâyesini hatırlatalım. Sahi üşüdüğünüzde yakmak için kullandığınız 2 milyon dolara karşılık kaç kilogram odun yakmanız yeterli olurdu?